Devasa bir sarmalın içinde...

15 Eylül 2023 Cuma

Devasa bir sarmalın içinde debelenip duruyoruz. İşçi ücretlerine, memur ve emekli maaşlarına zam yapılır yapılmaz tüketici fiyatları da artıyor. Zamlar yüksek enflasyon karşısında eriyip gidiyor. Dünyada gıda fiyatları da doğalgaz fiyatları da düşerken bizde katlanıyor...

Devasa bir sarmalın içinde debelenip duruyoruz. Orta gelir tuzağının en önemli nedeni vasat üretim. Ama üretim yapımızı değiştiremiyor ve yüksek katma değerli üretimin payını artıramıyoruz. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ihracatı içindeki payı sadece 3.6. Bu tabii haliyle istihdam yapısını da etkiliyor. Türkiye, Avrupa’da düşük beceri gerektiren işlerin en yoğun olduğu ülke konumunda. Avrupa daha doğrusu AB-27 ortalamasında işlerin yüzde 8.6’sı düşük vasıflı, yüzde 48.3’ü yarı vasıflı iken bu oranlar Türkiye’de sırasıyla yüzde 15.5 ve yüzde 60.6 (2021 verileri). Müfit Akyos’un önemli bir saptaması var: Herkese Bilim Teknoloji dergisinde yayımlanan “Ucuz Emek, Vasat Üretim” başlıklı yazısında istihdamın ve üretimin yapısına ilişkin verilerden yola  çıkarak “Bunlar, ülkemizin sanayi ve hizmet kesiminin nitelikli işgücünün kaybından pek de şikâyetçi olmadığının göstergesidir” diyor. Bu işin üretim boyutu. Yönetim boyutunda ise işler daha da vahim. Nitelikli beyin göçü karşısında başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ülkeyi yönetenlerin “İsteyen istediği yere gitsin” tavrı... Aksoy bu konuda da “Aslında vasat ve altını amaçlayan, değerin değil paranın peşine düşmüş bir yönetimin ideolojisinin nitelikli insanlara hiç gereksinimi yok...” diyor.

Devasa bir sarmalın içindeyiz. Debelenip duruyoruz... Eğitim, bilim ve teknoloji bu ülkenin temel çıkış noktalarından biri. Ötesi yok. Sıçrama yapan, yapmak isteyen tüm ülkelerin ilk yaptıkları bu alanlara yatırım yapmak. Örnek: Çin, Güney Kore, Hindistan, Slovenya, Brezilya... Biz de ise tüm enerji sorgulamayan, din eksenli nesiller yetiştirmek. Engelli atletizm gibi... İlk ve ortaöğretimi bir şekilde bu kıskaca girmeden aşabilenler bu sefer de üniversitede çengele takılıyorlar. Biliyorsunuz üniversite öğrencilerinin barınma sorunu çok büyük. Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarının kapasitesi 950 bin. Türkiye’de yaklaşık 7 milyon üniversite öğrencisi var. Artan kira fiyatları öğrencilerin eve çıkmasını zorlaştırdı; özel yurtların fiyatları da fahiş biçimde arttı. Yurt masrafını karşılayacak durumu olmayan öğrencilerin karşısına çıkan ise tarikat ve cemaat yurtları. Dini vakıfların yönetimindeki bu yurtlarda kalan öğrencilere Gençlik ve Spor Bakanlığı burs da veriyor. Koşullardan biri yurtlarda öğrencilerin ibadet ve dini derslere katılmalarının zorunlu tutulması. 

Devasa bir sarmalın içindeyiz... Yıllardır. Debelenip duruyoruz. Ve bu sarmal bilinçli şekilde sürdürülüyor. Beceriksizlikle, yönetim zafiyetiyle açıklanacak şeyler değil bunlar. Bilerek, isteyerek kurgulanıyor. Ekonomik, kültürel, eğitimsel, siyasi çöküş birilerine yarıyor. Bana değil, size değil, bizlerin çocuklarına değil... Öyleyse kime?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları