Yine Adalar... Yine kaos

14 Temmuz 2023 Cuma

Evet zor biliyorum. Çok zor, 18 milyonu aşan bir megakentin çeperinde, deniz yoluyla yarım saatlik bir ulaşım mesafesinde bulunan özgün bir tatil beldesinde, özellikle yaz aylarında oluk oluk akan yerli ve yabancı turist güruhlarını hem de ada sakinlerini memnun edecek bir yapı oluşturabilmek. Üstelik yerlere çöp atmamak, çiçek koparmamak, etrafındakilere saygı göstermek, kurallara uymak gibi kentli olma bilincinin ne yazık ki hâlâ kazanılmadığı bir ülkede... Üstelik kuralsızlığın, denetimsizliğin bile bile göz yumulduğu, kayırıldığı bunun ta en baştan yani iktidardan başlayarak katman katman en altlara yayıldığı, kanıksandığı bir ülkede... Ama inanın hiç imkânsız değil.

Konu bitmeyen senfoni. Adalar’daki ulaşım. Çok kısa bir özet, hatırlatma babında.. Önce faytonlar vardı, bilirsiniz. Şimdi sadece filmlerde kaldı. Önceki gün İBB’nin Adalar’da Sinema Günleri kapsamında izlediğim “Orada” filmindeki gibi artık sadece hoş bir seda. Atlı faytonlar artık yok ama faytonları bu denli kuralsız, denetimsiz, atları acımasızca çalıştırarak, olabildiğince fazla para kazanma uğruna çatlatarak öldüren sistem hâlâ ayakta. Kabuk değiştirdi sadece. Hatta daha da vahşileşti. Atların yerini sayısı büyük bir hızla artan akülü araçlar ve yine sayıları bir türlü kontrol edilmeyen kiralık bisikletler aldı. Ticari ve bireysel akülüler artık her yerde. Küçücük çocukların bile kullandığı, ehliyet şartının aranmadığı bir kaos. Atlar ölmüyor ama müşteri peşinde son sürat hız yapan korsan taksi akülüler yüzünden kediler ve kirpiler yaşamını yitiriyor. Yaya ulaşımı ve yayaların güvenliği büyük tehdit altına giriyor.

Ulaşım kaosu dizginleneceğine arttı. İBB’nin yönetimindeki akülü taksiler ve otobüsler turist akını karşısında ada halkının ulaşım sorununu çözmekte yetersiz kalıyor. Şoförlerin (kadın ve erkek) hepsi son derece nazik ve kuralları uyguluyor. Ama araç sayısı artsa da bu hücum karşısında yetersiz kalacağı aşikâr. Bu yetersizlik, ihtiyacın karşılanması için bireysel çözümlere itti insanları. Boşluklar hemen dolar, doğanın kanunudur. “Nasılsa kuralsızlık hüküm sürüyor, benim neyim eksik” anlayışı ile tetiklendi, hızlandı. Son sürat korsan taşımacılık yapan akülü araçlar pıtrak gibi arttı. 

Kala kala adanın asıl ulaşımının yaya yolları ve bisiklet olduğunu bilen ve buna uymaya çalışan bir avuç adalı kaldı. 

PEKİ ÇÖZÜM?

Dediğim gibi zor ama imkânsız değil. İşin birinci kısmı kuralların uygulanması ve buna yönelik düzenleme yapılması. 4 adanın sakinleri bir araya gelerek Adalar Sivil İnisiyatifi’ni oluşturdular. İmzalar toplandı, bir basın açıklaması ile dilekçe ilgili kurumlara iletildi. Talep açık: Doğal-tarihsel SİT alanı olan ve Dünya Mirası olarak tescil edilmeye aday Adalar için alınmış Koruma Kurulu kararlarının ve İBB bünyesindeki Ulaştırma Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) belirlediği kuralların uygulanması. İnisiyatif, Adalar Kaymakamlığı’nı, Adalar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü, İBB ve Adalar Belediyesi’ni göreve davet etmek ve görevlerini yapmadıkları takdirde bu kurumların sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere yola çıktı. Kuralların uygulanmasını sağlamakla işe başlamak ise sadece bir ilk adım. 

Adalar ilçesi gibi doğal ve tarihsel SİT alanı özelliğine sahip bölgelere özel çözümler üretilmedikçe başarılı olabilme şansı yok açıkçası. Bir adalı olarak daima şunu söyledim. Adalar’a özgü bir master yönetim planı oluşturulmadıkça ve ulaşım sorununu da bu master plan çerçevesinde ele almadıkça sadece kendi kendimizi kandırmış oluruz. Bu master plan gelen turistin sayısal olarak yönetimini de çöp ve atık yönetimini de kapsamalı. 

Bunların hepsi yapılabilir. İmkânsız değil. Ama yıllardır yapılmıyor. Neden? Sebeplerden biri işin içine siyasi boyutlar da katılması. Artık bir klasik. İktidarın elindeki güçleri kullanarak muhalefet partisinin yönetimindeki belediyelere çıkardığı engeller.

Bir diğeri çok başlılık. Ama tüm bunlar, bu kadar kontrolsüz bir sistemin yerleşmesi ve hâkim düzen halini almasının tek gerekçesi değil. 

Bunları yazdım çünkü hep dediğim gibi Adalar bir laboratuvar. Çözüm yolları arayan nitelikli bir sivil toplumu var. Ancak ne yazık ki yine bir Türkiye gerçeği olarak parçalanmış yapılardan oluşan ve her an yeni parçacıklara ayrılmaya hazır bir sivil toplum bu. Oysa parçalanmış yapıları bir araya getirmeyi başarırsa bu sivil toplum çok daha büyük bir güç elde edecek. Hem de Türkiye için önemli bir örnek teşkil edecek. Ne dersiniz? Başarabilir miyiz? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları