Öztin Akgüç

Cari İşlemler Açığının Kapatılması

13 Ekim 2013 Pazar
Cari işlemler konusu usanç vermiş olabilir;
ekonomide başka sorun mu kalmadı, temcit
pilavı gibi sürekli bu konu gündeme getiriliyor
diye de sorulabilir.
Cari işlemler açığı bir sonuçtur; tasarruf
yetersizliğinin, üretim yapısının bozukluğunun,
ihracat -ithalat yapısal dengesizliğinin, izlenen
hatalı politikaların, girişimciler ve politika
yapıcılardaki sonuç ve beceri eksikliğinin bir
sonucu, dış ekonomik ilişikilere bir yansımasıdır.
Bu nedenle sorunun temel nedeni, dünya
pazarlarındaki gelişmelere, değerli döviz kuruna
indirgenemez. Kuşkusuz bir ülkenin parasının
aşırı değerli oluşu sorunu ağırlaştırabilir,
ama ana nedeni oluşturmaz; kur ayarlaması
ile devalüasyonla sorun çözülemez. Yalnız iç
tasarrufların artırılması ile de cari işlemlerde
denge sağlanamaz.
Türkiye, II’nci Dünya Savaşı sonrası kriz,
ulusal gelirin hızla düştüğü bir iki yıl dışında
cari işlemler dengesi sağlayamamış; hatta
krizin teğet(!) geçtiği 2009 yılında bile açık
azalmakla beraber sürmüştür. Cari işlemler
açığı, ABD gibi hemen hemen tüm dünya için
para basan, bastığı para rezerv para olarak
tutulan, parası tüm piyasalarda ödeme aracı
olarak kullanılan bir ülke için dahi sorun
olarak görüldüğüne göre, Türkiye için ne denli
önemli olduğunu ortaya koymak bakımından
sadece bu karşılaştırma bile yeterlidir.
***
Sorun, kısa sürede çözülemez. Hele hele
izlenen politikalarla, bu anlayışla, bu girişimci
ve politika yapıcıları kapasitesi ile, geniş
kitlelerin kısa süreli ekonomik beklentileri ile
hiç çözülemez. Palyatif sözde önlemlerle çözülebilseydi,
altmış yılı aşkın bir süredir sorun
ivme kazanarak da sürmezdi. Sorunun kısa
sürede niçin çözülemeyeceğini, nedenlerini
de dikkate alarak açıklamaya çalışayım.
Çözümü en kolay gibi görünen iç tasarruf
yetersizliğinden beklentilere göre tasarruf
yatırım açığından başlayalım. Tasarruflar nasıl
artar? Sorunun çözümü, klasik ekonomik
modellerin kurduğu illiyet bağı gibi basit değildir.
Ekonomide tasarruf hacminin belirleyicisi
sadece faiz haddi değildir. “Faizleri yükseltin,
hane halkı böylece tüketimi kısarak tasarruflarını
artırır. Öte yandan yüksek faiz sonucu
girişimciler de yatırım maliyeti arttığından
yatırımlardan, beklenen iç kârlılık oranı yükseldiğinden
veya yatırımların net bugünkü değeri
azaldığından yatırımları kısarlar; böylece
ekonomide yatırım tasarruf dengesi, beklenti
olarak da oluşur.” Ekonomide olaylar, ilişkiler
maddelerde yazıldığı gibi bu denli basite de
indirgenemez.
Ekonomide tasarruflar nerede ve nasıl
oluşur? Başlıca dört alanda oluştuğu görülmektedir.
(1) Hane halkı, (2) özel işletmeler,
(3) kamu, (4) tasarrufçu kurumlar... Ülkede iç
tasarrufların ana kaynağı hane halkı tasarrufudur.
Türkiye’de kısa sürede hane halkı
tasarrufu artabilir mi?
Tüketici kredileri yolu ile halkımızın önemli
bir bölümü gelecekteki gelirini de tüketmiştir.
Gelirinin önemli bir bölümü borç taksiti
ödemesine ayrılmakta, tasarruf olanağı
sınırlanmakta, hatta ortadan kalkmaktadır.
Yaşam düzeyini sürdürebilmek için yeniden
borçlanma gereksinimi duyan, borç sarmalına
kapılmış hane halkından kısa sürede tasarruf
artışı beklenemez.
***
Özel işletmelerde oluşan tasarruf kâr hacmine
ve kâr dağıtım politikasına bağlıdır.
Büyüme hızının yavaşladığı, finansman maliyetinin
arttığı dönemlerde özel işletmelerin
kârları artmamakta, aksine azalmaktadır. 2013
yılında finansal tablolar kesinleştiğinde, gelir
tablolarına, kapsamlı gelir tablolarına bakıldığında
kârlarda reel azalış daha net görülecektir.
Halka açık şirketler, SPK düzenlemesine
göre kâr payı dağıtmak zorundadırlar. Ayrıca
yabancı ortaklı şirketler, yurtdışına kâr transfer
etmektedirler. Kâr transferleri giderek de
artacaktır. Bu olgu cari işlemler açığını artıran
nedenler arasında da görülmektedir. Tüm bu
etmenler özel işletmelerde oluşan iç sermaye
birikimini sınırlamaktadır.
Kamu kesiminde finansman fazlası değil,
finansman açığı söz konusudur. Bu açık
oransal olarak azalmakla beraber sürmektedir.
Yakın bir gelecek için vergilerin artması,
devletin cari harcamalarını kısması da beklenmemektedir.
Ana tasarrufçu kesim olması gereken
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tasarruf
fazlası yaratmamakta, önemli boyutta açık
vermektedir. Bireysel emeklilik sisteminin
(BES) gelişmesi, bu açığı kapatacak boyuta
ulaşamamıştır.
Bu kısa ve basit çözümleme bile, bırakın
yapısal bozuklukların düzeltilmesini, iç
tasarrufların dahi kısa sürede artırılmasının ne
kadar zor olduğunu ortaya koymaktadır.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa alalaması 15 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları