Öztin Akgüç

Demokrasi Paketi

18 Ekim 2013 Cuma
Demokrasi, demokratik açılım,
demokrasi paketi denildiğinde belleğime,
Mülkiye’de siyasi tarih hocamız rahmetli
Prof. Dr. Ahmet Şükrü Esmer’in, kendine
özgü şivesi ile anlattığı olaylar gelir. Birkaç
kere de yazdım. İkinci Dünya Savaşı’nın
bitiminden önce, Roosevelt, Churchill
ve Stalin, dünyaya yeni bir siyasal düzen
vermek için Yalta Konferansı’nda bir araya
gelmişler. Doğu Avrupa’nın, SSCB’nin
nüfuzu, egemenliği altında kalacağı
kesin, bölüşüm böyle planlanıyor. Ancak
Roosevelt ve Churchill bundan kaygılı.
Doğu Avrupa SSCB egemenliğinde kalsın,
nüfuz bölgesi olsun ama bu ülkelerde
demokratik cumhuriyetler kurulsun
önerisinde bulunuyorlar. Stalin öneriyi
kabul ediyor. Doğu Avrupa’nın kurtarılmış
ülkelerinde demokratik cumhuriyetler
kurulacak.
Yıl 1946, üç büyükler savaş sonrasını
değerlendirmek üzere Potsolom-Berlin’de
bir araya geliyorlar. Roosevelt ölmüş,
yerini Truman almış. Churchill ve Truman,
Stalin’e “Yalta’da Doğu Avrupa’da
demokratik cumhuriyetler kurulmasını
kararlaştırmıştık, sen komünist yönetimler
kurdun” diye serzenişte bulunuyorlar.
Stalin “Benim demokratik cumhuriyetten
anladığım komünist yönetimdir” yanıtını
veriyor.
Demokrasi soyut bir kavram,
yoruma açık. Tanım verseniz, kriterler
koysanız bile, koyduğunuz kriterleri
nasıl ölçeceksiniz? Nesnel ölçüsü
var mı? Farklı şekilde algılanan, algı
yöntemiyle farklı şekilde sunulabilen bir
kavram, demokrasi. Bence günümüzde
demokratik diye tanımlanan ülkelerde bile
gerçek bir demokratik düzen oluşmamış.
Demokrasi bana günümüzdeki şekliyle
kapitalist düzenin, sermayenin çıkarlarının
korunduğu siyasal söylem olarak geliyor.
Bizde demokrasi iktidarı kapmanın ve
iktidardan gitmemenin yollarının arandığı
bir araç olarak görülüyor. Bu nedenle
demokrasi paketinden çıka çıka türban
serbestisinin çıkması şaşırtıcı değil.
Benim demokrasiden anladığım türban
serbestisidir diyebilirsiniz.
Her siyasal ve ekonomik düzenin
kendisine uygun insan tipi, insan davranışı
vardır. “Her toplum layık olduğu hükümet
tarafından yönetilir” yargısı, gözlemlere
dayanır. Siz, rönesansı yaşamamış,
dinde reform yapmamış, sanayi devrimi
yapamamış, eğitim düzeyi düşük, değer
yargıları, davranış biçimi çok da sağlıklı
olmayan bir toplumda, olgunlaşmış bir
demokratik düzen kuramazsınız. Ürkek,
irdelemeyen, çabası eksik, olaylara kısa
süreli kişisel çıkar açısından bakan, bilgi
düzeyi sınırlı insan tipi ile demokratik
düzen oluşturamazsınız. Demokrasi
ancak haklarını bilen, mücadeleci, özveri
gösterebilen, medeni cesareti olan,
algılama yeteneği gelişmiş insanların
siyasal düzenidir. Paketle filan demokrasi
olmaz. Olsa olsa bu kavramın ardına bazı
politik ve kişisel niyetler gizlenir.
Ayrıca ülkede yalakalar, hükümetle
iyi geçinip işlerini yürütmeye çalışan
işadamları, yeteneksiz bürokratlar,
sözde bilim adamları, kurgulanmış
yazar-çizer takımı da demokrasi için
tehlike oluşturuyor. Buradan diktatörlük
heveslilerini bu tür eğilimleri olmayanlarda
dahi, aşırı övgülerle, başarı edebiyatı ile,
“emredersiniz, keramet buyurdunuz” türü
davranışlarla, alkışlarla ılımlı insanları
bile “ben neymişim be abi” duygusuna
kaptırıyorlar.
Churchill’in dediği gibi demokrasi,
eksiklikleri de olsa, yine de olgunlaşmış
bir demokrasi, insan onuruna en yakışır
yönetim tarzı. Bu nedenle olgunlaşmış,
eksiklikleri giderilmiş bir demokratik
düzene ulaşmak için savaşım, cesaret,
özveri gerekiyor.
Pakette demokrasinin geleceğini
düşünmek bile demokrasiye aykırıdır,
abesle iştigaldir. Haklar ancak savaşım
sonucu kazanılmalıdır ve o şekilde
değerleri anlamlı olur. Paketle ihsan edilen
haklar, başka bir paketle değiştirilebilir,
ortadan kaldırılabilir.
Paketle demokrasinin geleceğini,
olgunlaşacağını savunanlara, acımak mı,
kızmak mı, yoksa üzülmek mi gerekiyor?
Herhalde ülke adına üzülmek.
Paketle gelen demokrasi ancak bu
kadar ileri olur.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa alalaması 15 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları