Öztin Akgüç

Ekonomik Maliyet

10 Ocak 2009 Cumartesi

Sayın Başbakanın bazı büyükşehir AKP belediye başkanı adaylarını açıklarken yaptığı yerel hizmetlerle ilgili övünme ve övgüleri ekonomik maliyet kavramını çağrıştırdı. Bir iktisatçı, kaynaklar belli bir alanda kullanılırken nelerden yoksun kalındığını, bu tür bir kullanımın getirdiği dışsal yükleri, örtük maliyetleri de dikkate alır. Her kaynağın alternatif, seçenekli kullanım alanları vardır. Kaynağı bir yere tahsis ettiğinizde, özgülediğinizde, kullandığınızda, başka yararları elde etmekten yoksun kalırsınız. İşte iktisatçı yoksun kalınan bu yararı düşünür. O nedenle yol açmak, geçit, köprü yapmak, kaldırım döşemek fena mı, eserlere eser katılıyor, yerel yönetimler iyi çalışıyor diye düşünmez. Bunların yerlerine daha neler yapılabilirdi diye düşünür.

Ayrıca yapılan hizmetin, açılan yolun, geçidin, bazen ağaç katliamı olarak nitelendirilen ağaç kesimine hatta trafik tıkanmasına yol açması gibi örtülü, dışsal maliyetleri de olur. Bu bağlamda İstanbul ve Ankaradan bir iki örnek vereyim. İstanbulda Mecidiyeköy - Avcılar metrobüs hattının açılmasının, bu hattı kullanan vatandaşlara kolaylık ve hız kazandırdığı kuşkusuz. Ancak zaten yetersiz olan E5 yolunun iki şeridinin metrobüse ayrılmasının, E5 trafiğini ağırlaştırdığı, yoğun saatlerde iyice tıkadığı da ayrı bir gerçek. Halen yapımı süren Mecidiyeköy - Kadıköy metrobüs hattı, köprü trafiğini iyice yoğunlaştırıyor, taşırıyor. E5 ve köprü trafiğinde yavaşlama, tıkanma, abartma olmasın tüm İstanbul yakası trafiğini sıkıştırıyor, etkiliyor.

Diğer bir örnek Ankarada Atatürk Bulvarı. Atatürk Bulvarında Kavaklıdere yönünde açılan alt geçit, hem bulvarın estetiğini bozuyor, hem trafiği ağırlaştırıyor. Eserlere eser katarken, kazanç mı kayıp mı olduğu hesaplanmalı, kayıplar, yükler hesaba katılmadan yapılan övünmelerin ekonomik bir anlamı olmuyor.

Sosyal devlet anlayışına da bir açıklık, nesnellik getirmek gerekiyor. Kuşkusuz devlet vatandaşına hizmet götürmelidir. Sağlık, eğitim, bu hizmetlerin başında yer alır. İş ve barınma olanakları yaratma da bunlara eklenmelidir. Sosyal devlet anlayışı, vatandaşa özellikle de seçim döneminde kömür, yiyecek torbası dağıtmaya indirgenemez. Böyle sığ bir devlet anlayışı olamaz. Bir yandan hizmet kalitesini düşür, iş olanaklarını daralt, işsizliği arttır; sonra da sosyal devletten söz et. Bu bir çelişkidir ya da çok sığ bir sosyal devlet anlayışıdır. Ayrıca kömür dağıtmanın hele hele kalitesiz kömür dağıtmanın, hava, çevre kirlenmesi gibi ağır bir sosyal örtük maliyeti olduğu da dikkatten kaçmamalıdır.

Yapılan hizmetlerin, övünülen yatırımların ekonomik maliyetini bir yana bırakalım. Bu hizmetler, yatırımlar kimin parası ile yapılıyor?

Halkın parası ile, halktan toplanan vergilerle. Halkın parası ile bir ölçüde de savurganca kullanarak bazı yatırımlar yap, ekonomik maliyeti dikkate alma, sonra da şu kadar yol yaptık, üst-alt geçit açtık, konut yaptık diye övün. Bilinçli bir vatandaşın bu boş övme ve övgülere karşı duyarlı olması gerekir. Propagandaya, reklama, dezenformasyon kanallarının ayartısına (iğvasına) kapılmaması gerekir.

Kamu harcamaları, kamu yatırımları yandaş kollamanın da bir aracı. Bugün bir İslami sermayeden, yeşil sermayeden, İslami burjuvaziden söz ediliyorsa, bunun bir kaynağı da kamu yatırımlarından, kamu ihalelerinden sağlanan ranttır, elde edilen kârdır.

Vatandaşın eserlere eser katıyoruz edebiyatı ile gözü boyanıyor. Hadi ekonomik maliyeti bir yana bırakalım. En azından vatandaşın bu yatırımlar, hizmetler kimin parası ile yapılıyor, kimlere nema, getiri sağlanıyor, kimleri zenginleştiriyor diye düşünmesi gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa alalaması 15 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları