Öztin Akgüç

Enflasyon çıkmazı

22 Kasım 2023 Çarşamba

Enflasyonla mücadele söylemiyle, IMF’nin standart model enflasyonla mücadele programının sulandırılmış şekli uygulanmaktadır. IMF modeli, yurtiçi talebi kısarak, üretimi dış pazarlara yönlendirerek denge sağlamayı önerir. Programda; yüksek oranlı devalüasyon, kamusal ürünlere zam, yüksek faiz, vergi artışı, kamu harcamlarının azaltılması, özelleştirme, devletin küçülmesi ve yabancı sermaye teşviki kredilendirme için gerekli koşullar olarak belirlenir.

Enflasyonla mücadele, başlangıçta etkili, zorlayıcı önlemleri almayı gerektirir. Gecikme ile alınan önlemler, enflasyon beklentisini kıramadığı için enflasyon süreğenleşir, alınacak önlemlerin maliyetini de artırır.

Günümüzde dolar 30 TL’ye yakın, politika faizi yüzde 35, benzinin litresi 40 TL örnekleri çoğaltılabilir... Enflasyon başladığında devalüasyon yapılarak politika faizi bugünkü düzeyine yükseltilse, ürünlere yüzde oranlarında zam yapılsaydı enflasyon beklentisi kırılırdı. Böyle davranmayıp, politika faiz oranı sürekli düşürülerek, kuru korumak için rezerv satılarak, KKM gibi absürt, akıldışı işlemler, uygulamalar yapılarak enflasyon azdırıldı. Şimdi politika faizi artışına, zamlara, kur yükselmesine karşın enflasyon kontrol altına alınamıyor.

Resmi enflasyon yüzde 65 dolayında ancak çok farklı enflasyon hesaplamaları yapılıyor. Alınan endekse, endeksin kapsadığı ürün miktarına, verilen ağırlıklara, baz alınan yıla, bilgi alınan kaynaklara, sayısına göre farklı fiyat artış hızları hesaplanır ancak açıklanan enflasyon oranlarında bu denli farklar olması olağan değildir. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamının gerçeği yansıtmadığı konusunda hemen hemen görüş birliği vardır. TÜİK’in düşük enflasyon hesabı, büyüme hızını da abartmaktadır. Gayri safi milli hasıla, cari piyasa fiyatıyla yapıldıktan sonra, deflatörle sabit fiyata indirgenerek büyüme hızı hesaplanır. Deflatör düşük hesaplanırsa oranın paydasının düşük oluşu, basit aritmetik kuralı oranın değeri yükselir. Ekonominin büyüme hızı yüksek hesaplanınca, “Tüketimle büyüdük” gibi trajikomik, akla aykırı, feci değerlemeler yapılıyor.

Enflasyon nasıl hesaplanırsa hesaplansın bir ortalamayı gösterir. Endüstrilerin, ürünlerin üretim faktörlerinin fiyat artış hızı farklıdır. Bazı ürünlerde, endüstrilerde fiyat artış hızı ortalamanın üstünde olurken bazılarındaysa altında kalır, fiyat artışı dahi olmayabilir. Enflasyonun sakıncası, nispi fiyatları ve gelir dağılımını bozmasıdır. Enflasyonun bedelini, kural olarak IMF modelinde emekçiler, dar ve sabit gelirliler öder. “Enflasyona ezdirmiyoruz” söylemine karşın, ücret artışının gerçek enflasyonun altında zaman aralığı ile yapılması, reel ücret, dar ve sabit gelirlilerin reel gelirlerini azaltır. Tüketim kalıplarının farklı olması nedeniyle tüketicilerin enflasyonu da farklıdır. Emekçilerin, dar ve sabit gelirlilerin bütçeleri içinde gıdanın payı daha yüksek olduğundan, bu kesim gıda enflasyonundan daha acılı etkilenir. 

Alınan tedbirlerin etkisini hafifletmek, cari işlemler açığını finanse etmek, kuru korumak, TCMB’nin net rezervini artırmak için dış kaynak aranmaktadır. Ekonomik istikrarsızlık, dış borç yükünün yüksekliği, kredi değerliliğinin düşüklüğünün yanı sıra, uluslararası sıralamada, demokrasi endeksinde 103., basın özgürlüğünde 165., hukukun üstünlüğünde 148. sıralara gerilemiş olan ülkemizin ekonomik anlamda üretimi artıracak yabancı sermaye yatırımı çekmesi çok güç hatta olanaksızdır.

Yerel seçim yaklaşırken ücretlere ve maaşlara zam yapılması beklenir. Ancak bu palyatif önlemler sonucu değiştirmez. Seçim sonrası zorlayıcı uygulamaların şiddetleri kaçınılmaz. Yeterli dış kaynak sağlayamayan yönetimin IMF kapısını çalması da olasıdır. Her başarısız, basiretsiz yönetim sonunda IMF kapısına düşer.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları