Öztin Akgüç

Merkez Bankası rezervi

21 Şubat 2024 Çarşamba

Sorunlar, konular gündeme geldikçe, yinelemeler de zorunlu oluyor. Merkez Bankası rezervi, net, brüt tutarı, işlevi, gelişmeleri tartışmaya yol açtığından bu konuda bilinenler, temel bilgiler yinelenmektedir.

Ülkenin rezerv varlıkları, IMF tanımıyla, hükümet ve Merkez Bankası’nın altın ve döviz mevcudu ile IMF nezdindeki özel çekim hakkı ile kullanabileceği rezerv diliminden oluşur. Devletin mali ajanı ve muhafaza kurumu TCMB olduğundan ülkenin IMF üyeliğinden kaynaklanan varlık, hak ve yürümlülükleri TCMB bilançosunda yer alır. (Karşılıklı çalışan aktifte rezerv dilimi pozisyonu-A.4 YP-; pasifte rezerv dilimi imkânı-P.5 YP)

Üye ülkelerin IMF’de altın veya fonun kabul ettiği para cinsinden kotaları (sermaye payları) vardır. Her üye ülke, kotasının bir bölümünü IMF onayı olmadan serbestçe kullanabilir. Üye ülke, kotasının yüzde 25’ini, herhangi bir koşula bağlı olmaksızın fondan çekebilir. Rezerv dilimi, IMF kredisi kapsamında değildir; IMF, kota dışında, her üye ülkeye kotası ile orantılı özel çekim hakkı (SDR-Special Drawing Right) özgüler. Üye ülke, kendisine tahsis olunan SDR’yi diğer üye ülkelere devrederek gereksinim duyduğu para birimine çevirerek kullanabilir. IMF tarafından Türkiye’ye tahsis edilen tutardan Hazine tarafından kullanılan tutar, TCMB bilançosunda karşılıklı çalışan aktifte A-10.YP hesabı ile pasifte P.6 YP hesaplarında izlenir.

Rezerv, ülkenin para otoritelerinin kontrolü altında kullanılmaya hazır, uluslararası finansal piyasalarda ödeme aracı olarak kullanılan gerektiğinde para ve kambiyo piyasalarına müdahale aracı olarak da kullanılabilecek, değer saklama işlevi de olan varlıklardır. Bizim gibi ulusal parası konvertibl olmayan, uluslararası finansal pazarlarda serbestçe işlem görmeyen, dış borcu yüksek, sürekli cari işlemler açığı veren ülkelerde uluslararası rezervi ve yönelimi, dış yükümlülüklerin yerine getirilmesi, paranın dış değerinin korunması, ödeme emniyetinin sağlanması, kredi değerliliği açısından önemlidir.

TCMB analitik bilançosunda brüt döviz rezervi, yabancı para (YP) varlıklardan (altın, efektif deposu, konvertibl YP banknotlar, yurtdışı bankalardan alacaklar, YP menkul kıymetler, döviz repo alacakları, IMF rezerv dilimi, IMF SDR tahsisi, dış krediler) oluşur. Brüt döviz rezervinden TCMB’nin YP (döviz) yükümlülükleri indirilerek net rezerv hesaplanır. Yükümlülükler dış ve iç olarak bölümlendirildiğinde; dış döviz yükümlülükleri, uluslararası kuruluşların YP mevduatı, IMF borcu, yurtdışı bankaların alacakları, SDR tahsisatı, alınan döviz kredilerinden oluşur. İç döviz yükümlülükleri, bankaların YP zorunlu karşılıkları ile serbest tevdiatı (bankalar döviz mevduatı), kamu sektörü döviz mevduatlarından oluşur.

Para swapı, ulusal para cinsinden çıkarılmış varlıklar, belli bir süre ile sınırlı olarak karşı tarafından YP ödemeleriyle değiştirilmektedir. Swap sözleşmesi, uygulamasında, bir yandan YP varlıklar; eşanlı olarak YP yükümlülüğü de arttığından net rezerv pozisyonunu etkilemez. TCMB’nin döviz yükümlülüğü döviz varlığından fazla olduğundan net rezerv açığı oluşur. Hazine garantili dış yükümlülükler de varsa döviz pozisyonu hesaplanırken dikkate alınması gerekir.

Döviz rezervi yeterliliği değerlendirilirken, “net döviz rezervi/cari işlem açığı”, “net döviz rezervi/aylık ortalama ithalat”, “net döviz rezervi/yıllık cari döviz gideri”, “brüt döviz rezervi/kısa süreli dış borç” oranları dikkate alınır. Bu oranların tümü TCMB’de negatiftir. TCMB’nin döviz pozisyonu 2011 yılından sonra hızla bozulmuş; bu bozulma, TL değer kaybına devalüasyon-enflasyon geçişkenliğine, kredi değerliliğinin düşüşüne, risk priminin artışına yol açmıştır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları