Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Öncelik hukuk devleti
Ülke dünya sıralamasında özgür olmayan derekesine düşürülmüş, hak ve özgürlükler; yürütme organının cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tehdidi, güdümü altındayken “demokratik”, “sivil” sözcükleriyle niyeti belirsiz yeni süslenmiş, anayasa yerine, hukuk devleti olmaya ivedilikle öncelik vermek gerekir. Özenilen Osmanlı döneminde dahi anayasadan önce Gülhane Hatt-ı Hümayunu, “Tanzimat Fermanı” ile bireyin can ve mal güvenliğini sağlamaya yönelik, hukuk devleti olma yönünde adımlar atılmıştır.
Hukuk devleti, devletin hukuka bağlılığıdır. Hukuk devleti; özet olarak yasama ve yürütme organları işlemlerinin yargısal denetimine tabi olmasını; yasama işlemlerinin, yasaların anayasaya uygunluğunu, yargı bağımsızlığını, yargıç güvencesini, vatandaşların haksız yere tutuklanmaları ve cezalandırma işlemlerine karşı korunmasını, hukuki güvenin altında olmalarını içerir.
Ülkede; (i) yargı bağımsızlığının, yargıç güvencesinin olmaması; yürütmenin, yargısal denetime tabi olacağına, yargıyı denetim altına alması; (ii) halkı kin ve düşmanlığa tahrik; kamu görevlilerine hakaret, nefret dili kamu düzenini bozma gibi ucu açık unsurları belirsiz, takdiri suçların oluşturulması; (iii) yargının, diplomalı ancak hukuk eğitimi aldıkları belirsiz görevliler tarafından yerine getirilmesi, vatandaşın, özellikle Cumhur İttifakı karşıtı vatandaşların hak ve özgürlükleri için tehlike oluşturmaktadır. Verilen kararlar hukuki olmaktan çok siyasal eğilimli olmakta, kamu vicdanını tatmin etmemekte, tepkilere yol açmakta, çok sık AİHM başvurusu olmakta, Türkiye tazminat ödemek zorunda kalmakta, Türkiye’nin demokratik ülkeler sınıfından çıkarılmasına yol açmaktadır.
Tek bir kişinin haksız, yersiz tutuklanması, cezanın orantısız, tutarsız oluşu, kamu vicdanını yaralar. Bu bağlamda düşünür ve yazar Henry David Thoreau’nun bir tümcesini aktarayım: “Haklıların mahkûm edildiği ülkede bütün doğruların yeri cezaevidir.”
Ziya Paşa’nın adaletle ilgili taşlaması, yürütme güdümünde yargıyı da tanılar. “Kadı ola davacı vü muhzır (mübaşir) dahi şahit/ Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet?”
Bu tümcede kadı yerine yürütme organınca seçilerek atanmış yargıcı, muhzır yerine de savcıyı koyabiliriz. Hukuka aykırı eylemlerin sorumluluğu olmalıdır.
Adalet, kişilerin takdirine, merhametine bırakılamaz. Devlet, hukuka bağlı olarak adaleti gerçekleştirmelidir.
Adalet anlayışı, Romalı ünlü hukukçu Ulpianus’tan bu yana değişmemiştir. Adalet anlayışında; dürüstlük, herkesin hakkını vermek, kimseye zarar vermemek, hakkaniyet vardır.
Bunu sadece diplomalı eğitim görmenin kanıtı olarak algılamamak gerekir. Eğitim de sadece bilgi edinmek değildir. Eğitim, bireysel düşünme, yaratıcılık yeteneklerini geliştirerek liyakat kazandırır, etik değerlere uyumu sağlar, kişiliği geliştirir. Eğitim Türkiye’nin temel sorunlarından biri. Yargı bağımsızlığının da temel koşuludur.
Türkiye’nin süslü laflarla bilinmeyen niyetli değişikliklere değil, devletin hukuka bağlılığına gereksinimi vardır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Premier Lig'den Arda'ya çılgın teklif!
- AFAD duyurdu: Ege Denizi'nde korkutan deprem!
- Ahmet Ercan'dan sabaha karşı 'deprem' mesajı
- Kurultay sonrası üst düzey istifa
- Özel-Erdoğan görüşmesinin tarihi netleşti
- Çağlayan'da 'Erdoğan' ve 'Deccal' krizi
- CHP'den yurttaşlara çağrı
- İYİ Parti'de yeni dönem istifalarla başladı
- Ali Yerlikaya'dan '1 Mayıs' açıklaması
- Ankara’nın diğer yarısı da oğlu ve gelininmiş!