Öztin Akgüç

Söz dinlemenin dayanılmaz ağırlığı

02 Ağustos 2023 Çarşamba

Ülkenin temel ekonomik sorunu yeterince üretememek; üretimin, tüketim ve yatırım talebini karşılayamaması, iktisatçıların deyimiyle arz talep dengesizliğidir. Dengesizlik fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı yapmakta. Dengesizliği fiziki olarak giderebilmek için mal ve hizmet ithalatın da dış ticaret açığına, cari işlemler açığına yol açmaktadır. Ülkenin parası uluslararası piyasalarda geçerli, konvertibl olmadığından dış açık döviz kıtlığına kur yükselmesine neden olmakta, kurun sürekli yükselmesi, enflasyonu hızlandırmaktadır.

Ülkede fiyatlar ve kur yükselir, yurtdışına kaynak çıkışı olur. Bütçe açığı büyürken söz dinleyen Hazine ve maliye bakanı ile TCMB başkanı aranarak bulundu. “Faizi düşürün, enflasyon yavaşlasın, kur artışı da olmasın” talimatı verildi. Böylece kötü yönetim de ülkenin yapısal bir ekonomik sorunu oluyor.

Denenmiş başarılı olmamış dövize endeksli mevduat, bu kez yeni bir finansal araç izlenimini vermek için kur korumalı mevduat (KKM) uygulamaya konuldu. Mevduatın dövize endekslenmesi yetmiyormuş gibi bir de üste faiz ödenmesine başlandı. Bunun akıldışı absürt bir uygulama olduğu uyarıları dikkate alınmadı. Başlangıçta KKM’nin (Merkez+Hazine) kamuya maliyeti 200 milyar TL olarak tahmin edilirken kur artışının hızlanması, KKM 3 trilyon TL’ye yaklaşması üzerine, yılsonuna değin uzatılan KKM’nin kamuya toplam maliyeti trilyon TL’yi de geçebilir. Olayın bir garip yönü de başarıymış gibi, KKM’nin 3 trilyon TL’ye yaklaştı diye övünülmesi. Özür dilerim havadan para yağdırırsanız, içine havasını doldururur. KKM’nin TCMB’ye devri kamunun yükünü etkilemez.

KKM ile mevduatın dövize yönelmesinin önlenmesi hedeflenirken kur artışının sınırlı tutulması talimatı da, politika faizi indiriminin yanı sıra TCMB’ye veriliyor. TCMB de piyasaya müdahale ederek döviz satışı yoluyla kur artışını önlemeye yöneliyor.

Yeterli rezervi olmayan, yapısal nedenlerle kronik dış açık veren, dış borcu yüksek, parası konvertibl olmayan bir ekonomide Merkez Bankası’nın kuru koruyamayacağı beklentisinin yaygınlaşması, döviz talebini, spekülatif atakları da artırır. Çeşitli merkez bankaları dahi deneyimleri sonucu piyasaya doğrudan müdahale etmemekte, para politikası araçlarını kullanarak, aralarında swap anlaşmaları yaparak kur istikrarını sağlamaya yönelmektedirler.

Enflasyon hedefleme stratejisi izleniyorsa dengesizlik sinyalleri alındığında taktik önleyici kararların hızla alınması gerekir. Bu, ekonomi yazımında “Düşman saldırmadan önce baskın yap” (preemptive strike) taktiği olarak ifade edilmektedir.

TCMB’nin son aldığı kararlar göstermelik; “Yalnız zam yapmıyor, vergi artırmaya diğer önlemleri de alıyoruz” izlenimi yaratmaya yöneliktir. Zorunlu karşılık uygulamasının etkisi bankaların tutumuna bağlıdır. Bankalar kredilerini azaltır, çarpan etkisi de devreye girerse parasal daralma yaşanır.

Söz dinlemenin kamuya maliyeti en az 1.5 trilyon TL’yi aşkındır. Söz dinlenmeseydi, zamlar, vergi artışları bu denli vahşi; uzun süreli bunalım da olmazdı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları