Öztin Akgüç

Yanılgı mı?

15 Temmuz 2011 Cuma
\n

\n

Parlak hedefler konulur, pembe tablolar çizilir, nutuklar atılır, demeçler verilir, gösteriler yapılır, ancak belli bir süre sonra ne sonuç alındı diye sorgulanmaz, bir değerlendirme yapılmaz, ilgi soğur veya soğutulur.

\n

Bunun en tipik örneklerinden biri merkezi yönetim bütçesidir. Bütçe hazırlıkları, bir plan olan bütçe üzerinde durur, ancak ne sonuç alındığını ortaya koyan kesin hesap kanununa haber değeri dahi vermeyiz. Alınan sonuçları değerlendirmek, ortaya koymak, hedef belirlemekten çok daha önemli ve yararlıdır.

\n

Günümüzde giderek unutulmaya terk edilen, gazete sütunlarında haber değeri taşımadığı düşüncesiyle geniş yer bulamayan bir konuyu anımsatmaya çalışacağız. AB üyeliği ve gümrük birliği... Zaman zaman manşetlere taşınan, açık oturumlar düzenlenen, gösteriler yapılan, köşe yazarlarının ana konusu olan AB ve gümrük birliği, kabinede AB Bakanımız olmasına karşın günümüzde unutulmaya terk edilen konulardan biri.

\n

Bu konulardaki gelişmeleri şöyle özetlemeye ve anımsatmaya çalışayım.

\n

Türkiyenin AB ile o zamanki adı ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile ilgisi, topluluğun kuruluşuna olanak veren 1957 Roma Anlaşmasından itibaren başlamıştır. Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması ile AETye müşarik (asosiye) üye olmuş ve üç aşamalı olarak tam üyeliği planlanmış, öngörülmüştür. Ankara Anlaşması imzalandığında AETnin altı üyesi, Türkiye ve Yunanistanla birlikte iki de müşarik üyesi bulunuyordu.

\n

***

\n

Yunanistan 1980li yılların başlarında ATye tam üye oldu. AB unvanını alan birliğin günümüzde 27 üyesi bulunuyor. Hırvatistanın üyeliği bir engele takılmazsa çok yakın.

\n

ABnin ilk müşarik üyelerinden olan Türkiye, hâlâ müzakere aşamasında. Bu ince uzun, sonu belirsiz yolda, Türkiyenin ne kadar yol aldığı, kaç etap geçtiği belli değil. Açılan dosyalardan kaçı kapandı? Açılması koşullu, müzakere başlığı, dosya sayısı kaç? İlerleme hızı hangi düzeyde? Açıkçası kamuoyuna sık bilgi de verilmiyor. Galiba işler tümüyle koptu denmesin diye şeklen, sureta ilişki sürdürülüyor süsü veriliyor.

\n

Türkiye bu uzun süreçte ABye tam üye olamadı ama, AB ile 1996 yılında yürürlüğe giren gümrük birliği anlaşması yaptı. Gümrük birliği anlaşması ile bir açıdan ekonomik olarak tek taraflı ABye bağlandı. Gümrük birliği anlaşması yapılırken, gümrük birliğinin tam üyelik yolunu açacağı, en geç on yıllık süre içinde Türkiyenin tam üye olacağı söylendi. Aradan en az on beş yıl geçti. Ne kadar yol aldık, tam üyeliğe ne kadar yaklaştık, belli değil. Bizden sonra AB ile ilişki kuran 20 ülke ABye üye oldu; Hırvatistan sırada, biz hâlâ beklemedeyiz; önemli dosyaların müzakere boşluklarının ne zaman açılacağı, gündeme geleceği de belli değil, ilerleme olmadığı gibi bir zaman planlaması bile yok...

\n

Kişisel olarak ABye üye olamayacağımızı ta başlangıcından beri öngörüyorum. AB ile yapılacak bir ekonomik bütünleşmenin Türkiyenin lehine olmayacağını da savunurum. Ülkeler arasında gelişmişlik farkları olduğunda, bir ekonomik birlik azgelişmiş lehine sonuçlar vermez. Yunanistan, İrlanda ve Portekizin durumu ortada, savunduklarımızın adeta somut kanıtını oluşturuyorlar.

\n

***

\n

Gümrük birliği yapıldığında, Türkiyenin yeni sınaileri geliştiremeyeceği, daha çok çevre sorunu yaratan sanayi dallarının Türkiyeye bırakılacağı, sanayinin giderek montaj sanayii haline geleceği ve sanayinin giderek yabancı sermaye kontrolüne gireceği, dış ticaret açığının büyüyeceği, ihracatın ithalatı karşılama oranının düşeceği öngörülmüştü. Birliğin sağlayabileceği yararlara karşın, sakıncalarının daha ağırlıklı olarak duyulacağı savunulmuştu. Gümrük birliğine karşı çıkanlar haklılıklarını, fiili sonuçlarla kanıtlıyorlar.

\n

Başlangıçtaki öngörülerle, alınan sonuçları karşılaştırmak, öngörülenin ne ölçüde gerçekleştiğini saptamak gerekir. Kamuoyu başlangıçta, özür dilerim, dolduruşa getiriliyor, sonra da öngörüler unutulmaya terk ediliyor. Yanılgı, yalnız AB üyeliği, gümrük birliği konusunda değil, hemen tüm ekonomik konularda yanlış yönlendiriliyoruz. Bu konuya devam edeceğiz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa alalaması 15 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları