Öztin Akgüç

Yeni anayasa

11 Ekim 2023 Çarşamba

Ülke, dünyada demokratik ülkeler grubundan çıkarılır; AYM’nin kaldırılması; şeklen varlığını sürmesi önerilir; hukuk devleti bir yana kanun devleti olmaktan dahi uzaklaşır; keyfi tutuklamalar sürer, bireysel hak ve özgürlükler tehdit altındayken tüm bu gelişmelere yol açmış parti veya ittifakın “sivil, demokratik” yakıştırmasıyla yeni anayasa hazırlama niyet ve amaçlarını en azından sorgulamak, tartışmak gerekir.

Anayasa, devletin şeklini, devletin organlarının kuruluş ve işleyişini belirleyen, yönetimlerle yöneticiler arasındaki ilişkiyi düzenleyen, kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili temel ilke ve kuralları koyan ana kuruluş yasasıdır.

Dünyada ilk yazılı anayasalar ABD (1787), Fransa (1781) XVIII. yüzyıl sonlarında oluşturulmaya, uygulamaya başlanmıştır. Amaç, devletin temel kuruluş ve işleyişiyle ilgili kuralları tek yazılı metinde toplama, kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Yasa ve kararnamelerden daha üstün hukuk belgesi olan anayasa, devlet yetkilerini sınırlayarak, iktidarın hukuka bağlayarak, kişi hak ve özgürlük günü güvence altına alır. Demokrasilerde devletin iktidarını sınırlayarak bireyin hak ve özgürlüğü korumak, anayasal düzenlemelerde ana öğe, güdü oluşturur.

Osmanlı döneminde 1839 Gülhane Hatt-ı Hümayunu (Tanzimat Fermanı), 1856 “Islahat Fermanı” ile devleti yeniden yapılandırma süreci başlarken, kişisel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemeleri de yapılmış, can ve mal teminatı getirilmiş anayasa olmamakla beraber 1876 Anayasası’nın hazırlanması sürecinin başlangıcı olmuştur.

1876 Anayasası, günümüzde uygulanan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine (CHS) benzerlik gösterse de anayasa, 1909 yılında yapılan değişikliklerle demokrasiye yatkınlık açısından günümüz CHP’sinden ileridir. CHP, 1909 değişikliğiyle 1876 Anayasası’nın gerisindedir.

1876 Anayasası’nın özü, zayıf parlamentoya karşı padişah kişiliğinde toplanan güçlü yürütme erkidir. Padişah, meclisi feshetmekle dağıtmaya yetkilidir. Heyeti Vükela’yı (Bakanlar Kurulu) atar. Bakanlar Kurulu padişaha karşı sorumludur. Bakanlar Kurulu kararı padişahın onayı ile uygulanır. Padişah, yasa gücünde kararnameler, yönetmeliklerle düzenlemeler yapmaya yetkilidir. 1909’da yapılan değişiklikle padişahın yetkileri kısıtlanmış, sürgüne gönderme yetkisi kaldırılmış; Bakanlar Kurulu’nu oluşturma yetkisi başbakana verilmiş; padişahın yetkisi onay düzeyine indirilmiş; Bakanlar Kurulu’nun parlamentoya karşı sorumluluğu esası getirilmiş, bir anlamda başkanlıktan parlamenter sistem geçilmiştir.

1876 Anayasası (Kanuni Esasi) yargı bağımsızlığı konusunda da düzenlemeler yapmıştır. Bunlar yargıç güvencesi açısından, hâkimlerin azledilememesi, olağanüstü yargı mercilerinin kurulamaması, yargılamanın açık olması, herkesin her tür hukuki olanaklardan yararlanmalarına yönelik düzenlemelerdi. 1876 Anayasası, 1909 değişikliği ile yargı bağımsızlığı açısından da günümüz CHP’ye kıyasla daha güvencelidir.

Anayasa devletin ana kuruluş yasası olduğundan kabulü, değişikliği nitelikli oyçokluğunu; Roma hukukundan gelen kavram “Quorum”a yeter sayı, nisap gerektirir. Anayasa yüzde 50+1 oyla değiştirilemez. Nitelikli katılım oranı (asgari yüzde 80), nitelikli kabulü (örneğin yüzde 66.7) oyu gerektirir. Anayasa oldubittiye getirilemez.

2017 anayasa değişikliği CHS şaibelidir. Halkın oyçokluğu ile değil, YSK’nin hukuki olmayan bir kararı ile gerçekleştirilmiş; ne yazık ki gereken tepkiyi de görmemiştir. Bu ülkede Evren anayasasının dahi yüzde 92 oyçokluğuyla kabul edildiği gözardı edilmemelidir.

Ülkede hemen her şey baştan bozuk giderken, anayasa değişikliğinin gündeme getirilmesi, ya kamuoyunu oyalamak ya da Cumhur İttifakı bileşenlerinden gelen istek olarak algılanmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları