Öztin Akgüç

Yolsuzluk, Yiyicilik

19 Ocak 2014 Pazar

Ülkemizde yiyicilik, yolsuzluk niçin bu denli yaygın, giderek de yaygınlaşıyor? Sosyologların, tarihe toplumsal yaşamı da irdeleyecek biçimde eğilerek bu sorunun yanıtını araştırmaları faydalı olur. Bu konuda bilimsel araştırmalar bekler, umut ederken, bazı gözlem, izlenimlere dayanarak amatörce de olsa nedenlerini açıklamaya çalışayım.
* Halkın değer yargıları.
Konfüçyüs, yönetilenlerle yöneticiler arasında karşılıklı etkileşimi; yönetilenler dürüst, düzgün oldukları takdirde yöneticilerin de dürüst olmak zorunda kalacaklarını savunur. Doğal olarak bunun kanıtı, yöneticiler düzgün ve dürüst kaldıkları sürece, yönetilenler de dürüst davranmak zorundadırlar.
Bizde halkın bir bölümünün çarpık değer yargıları, tercihlerine de yansıyor; toplumda yolsuzluk, yiyicilik müsamahası, hoşgörüsü başlıyor ve yaygınlaşıyor. Halkın en azından bir bölümü, iktidar eline geçtiğinde, kendisinin de aynı şekilde davranacağını, iç gözlem yoluyla biliyor.
“Bal tutan parmağını yalar”, “İş bitirenin kılıç kuşananın” deyişlerinin yaygın olarak benimsenmesi, halkın bu eğilimini yansıtıyor
* Dinin şeklen algılanması, özünün kavranamamış olması.
İslam sade, gösterişsiz yaşamayı, israftan, şatafattan, haksızlıktan uzak durmayı, düzgün ve dürüst olmayı emreder. Ne yazık ki din tacirleri, çeşitli çıkar hesapları ile dini özünden uzaklaştırarak, halkı hurafelerle, bilgi ve kişilik eksikliğiyle yönlendirmeye, şekil şartlarına boğmaya, aydınlanmayı engellemeye çalışıyorlar.
* Türkiye’nin sanayi devrimini, kapitalistleşme sürecini yaşamamış olması.
Türkiye sınai devrimi yaşamamış, kapitalistleşme sürecini geçirmemiş ya da tamamlamamış olduğundan, bu sürecin ürünü gerçek anlamda burjuva ve emekçi sınıfları oluşmamıştır. Dolayısıyla burjuva etiğinden, emekçi sınıf bilincinden söz edilemez. Burjuva etiğinin, emekçi bilincinin oluşmadığı bir toplumda, davranışlar, değer yargıları yolsuzluğa, yiyiciliğe kolayca devrilmektedir.
* Üretim faaliyeti gelişmemiş olduğundan varlık edinme yolunun rant, yiyicilik, yolsuzlukta aranması.
Üretim faaliyeti gelişmemiş olduğundan, kişiler, şirketler, zenginleşme yolu olarak rant aramaya yönelmişlerdir. Rant arayışı, yolsuzluğa, yiyiciliğe devrilmeyi özendirmiştir. Rant, yiyicilik, yolsuzluk, parasal güç edinmenin, Özal döneminin deyişiyle köşe dönmenin kolay yolu olarak algılandığından yaygınlaşmıştır.
* İktidara gelmenin çıkar paylaşım aracı olarak algılanması.
Siyasal partilerde ülkeye hizmet, halkı kucaklamak dillere perseng olmasına karşın, uygulama çıkar birliği oluşturma ve paylaşımına dönüştürmektedir.
Kitleler, özellikle de 1980 sonrası bir ideoloji, bir program çerçevesinde değil çıkar beklentisiyle bir araya gelmektedirler. Bir tür patron-yandaş ilişkisi kurulmakta, patron etrafında bir yandaş ağı, hizbi oluşturmaktadır.

***

Bu ağ ya da hizip, bir ideoloji, bir program çerçevesinde birleşmemiş olduğundan, ortak payda, kenetlenme güdüsü çıkar paylaşımı oluşmaktadır. Çıkar paylaşımı beklentisi yalnız akçeli konularda değil, kişinin hakkı olmadan belli orunlara atanma da bir tür yolsuzluk oluşturmaktadır. Yandaş dayanışması, yiyiciliğe, yolsuzluğa yönelişi kolaylaştırmakta, bir tür koruma kalkanı görevi de yapmaktadır.
Bir vatandaş olarak yasa ile, yayınla, gösteri yürüyüşü ile ülkede yiyiciliğin, yolsuzluğun önlenebileceğini sanmıyorum. Bunu doğuran toplumsal nedenlerin, saptanması, ona göre yol haritasının çizilmesi gerekir. Bence sorunda kritik nokta, halkımızın önemli bir bölümünün değer yargılarının, davranış biçiminin değişmesidir. Temel neden ortadan kaldırılmadan soruna çözüm getirilemez  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa alalaması 15 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları