Perihan Ergun

Soma Gündemden Düşmüyor

29 Mayıs 2014 Perşembe

Bakımı önemsememenin yarattığı Soma kömür madenindeki cinayette resmi açıklamalara göre 301 emekçinin yaşamını yitirişi ve yüzlercesinin de yaralanmasının yarattığı isyan niteliğindeki tepkiler 13 Mayıs gününden beri toplu yürüyüşler, meydanlarda toplanmalarla Ankara, Amasya, Kayseri, İstanbul, İzmir ve daha birçok il ve ilçelerimizde devam ediyor.
Hükümetin madencilere “Aylarca da sürse sakıncalar saptanıp düzeltilmeden sizlere kimse işbaşı yaptıramaz” diye söz vermesine karşın şirket sahip ve yetkililerinin gene daha öncelerde de olduğu gibi, “Sizleri işten atarız” tehditlerine karşın emekçiler devletin ve sendikanın verdiği sözün tutulmasını, bu olmazsa kaybettikleri yoldaşları gibi kurban olmayacaklarını öne sürerek ocağa girmemekte direniyorlar. Hafta başında Soma’daki bu direnişin ekrana yansımasını rastlantı olarak izlerken çağdaş ülkelerdeki insan, özellikle de emekçi haklarının bizde yerine getirilmediğinin canlı örneğini içim sızlayarak izledim. İlçe Kaymakamı halkın da katıldığı yığınlara, hükümetle iş sahibinin istemi olan üretim için zamanı uzatmadan kömür ocağına inmelerini, aksi halde işlerinden atılabileceklerini bildirirken emekçilerden bir delikanlı elindeki elektrik faturasını göstererek “İki gün içinde bunu ödeyemeyeceğim için evcek karanlıkta kalacağız” deyince; Kaymakam “Sana hak versem de görev olarak bana emredileni sizlere duyuruyorum” cevabını verdi. Bu yönetimin bir vatandaşı olarak devletin emekçilerimizi önemsemeyen tavrından üzülerek utanç duydum.
Sayın Başbakan felaketten sonra Soma’ya gittiğinde; emekçi ve halktan kendisine tepki gelince, korumalarınca oradaki markette korumaya alındı. Bu sırada, bir maden işçisinin Başbakan’a derdini anlatmaya çalışırken, onu korumalarına dövdürmesi yetmedi, marketteki kasiyer kızın olayı fotoğraflamasına sinirlenerek tokatlaması yetmedi, bir de özel müşavirinin gene tepkili bir emekçiyi terörist suçlamasıyla iki özel harekât polisine yakalattırıp yere yatırttıktan sonra tekmeleyerek cezalandırmasını da ekrandan “Devlet bu mudur?” diye kınayarak izledik. Dayakçının kendisini savunmak amacıyla darbe yediğini kanıtlamak için aldığı doktor raporunda, indirdiği tekme nedeniyle bacağında bir adale şişmesi oluştuğu saptanmış...

***

Soma cinayetine karşı Türk-İş, Birleşik Kamu-İş, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB bir günlük matem ilan edercesine iş bırakırlarken, Sayın Başbakan’ın “Bu işlerde çalışanların durumu, bilinen kaderidir” diyerek, adeta yüzlerce işçinin yaşamını yitirmesini küçümsemesi, yalnızca yurtta değil dış ülkelerde de şaşkınlıkla eleştirilere neden oldu. Özellikle en çok madeni ve maden işçisi olan Almanya Başbakanı Merkel bu hafife alışı kınayarak, söylemlerinde dikkatli olması için kendisini uyardı. Bir dış ülke yöneticisi tarafından Başbakanımızın eleştirel nitelikte uyarılmasından doğrusu büyük utanç duydum. Buna karşın o bu uyarıyı önemsemediği gibi en çok Türk vatandaşımızın bulunduğu -ki onlar da bu tanıma tepki gösterdiler- Almanya’ya giderek, Köln’de Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin 10. kuruluş yılı toplantısındaki konuşmasında, İstanbul Okmeydanı’nda polis kurşunuyla yaşamlarını yitiren ve etkinlikte sadece seyirci olan iki yurttaşımızla ilgili üzüntülerini beyan etmesi gerekirken, polislerin kanunsuz işlemini savundu. Kendisinin istemi olan Cumhurbaşkanlığı’na sıcak bakılması amacını taşıyan bir miting de yapabildi. Neyse ki TGB öncülüğünde sendikaların ve oradaki gençlerimizle vatandaşlarımızın katılımıyla Oberhausen kentinde 19 Mayıs Bayramı’nı kutlama amacıyla oluşturmak istedikleri mitingde on binleri aşan vatandaşımız Soma katliamını kınamayı öngördü. Anavatanlarına özlemle bağlılıklarını dile getirerek onurumuzu korumuş oldular.

***

Biraz da Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmeliğini yaptığı “Kış Uykusu” adlı filminin 67’nci Cannes Film Festivali’nde en iyi film seçilerek “Altın Palmiye” ödülüne değer bulunmasına sevinerek kendisini kutlayalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları