Çaresizliğin resmi!..

05 Haziran 2015 Cuma

Artık ne Cumhurbaşkanı, ne Başbakan ne de herhangi bir AKP yöneticisi, bir zamanlar dillerinde pelesenk olan “ileri demokrasi”den söz ediyor.
Kendileri de biliyor ki, ülkenin geldiği noktada, bu söylemi dillendirmek alay konusu olacak.
AKP adına açıkça seçim çalışmalarını yürüten Cumhurbaşkanı dahil, partinin kurmayları seçim sürecinde anayasayı değiştirecek çoğunluk iddiasından, koalisyona razı bir noktaya geldiler.
AKP eriyor...
Her ne pahasına olursa olsun, iktidara ucundan bile tutunmak için baskıyı artırmaktan başka çareleri kalmadı.
TIR’ların aranması konusunda devlet kurumları arasında MİT ve jandarmanın birbirine girdiği belge, fotoğraf ve görüntüler, manşetimizde de yer aldığı gibi “devletin bittiği anı” gösteriyor.
Uzun yıllar el ele, kol kola yürüyen cemaat ve iktidar koalisyonunun yarattığı kumpaslar, bugün birbirlerine karşı yeni hukuksuzluklara evriliyor.
Açmazın, çaresizliğin resmidir bu her iki taraf için...

***

İş oralara geldi ki Cumhuriyet’te yayımlanan MİT TIR’ları haberiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’dan şikâyetçi oldu.
Bırakın ileri demokrasiyi, demokrasilerde, hatta despotik rejimlerde bile, bu türden bir haber nedeniyle böylesine bir suçlama görülebilir mi?
Zaten toplum vicdanına da sığmayan bir tutum.
Yandaşlar dışında gazeteciler, aydınlar Cumhuriyet’in yanında tavır aldı.
Muhalefet tümüyle bu baskılara karşı çıkıyor...

***

Baskıdan, zorbalıktan, hukuksuzluktan uzak bir ülke istiyoruz.
Liderleri bağırıp çağırmayan, yolsuzluk ve yoksulluk haberlerinin olmadığı bir ülke.
İnsanın ve doğanın vahşice sömürülmediği bir düzen...

***

Gelir dağılımında büyük uçurum yaratan, ülkeyi, yurttaşlarını borç batağına sürükleyen, yoksulluğun ve yolsuzluğun tırmandığı bu iktidarın sonlanması gerekiyor.
Nereden nereye....
Yıl 2002, nüfusun yüzde 1’i, gelirin yüzde 39’una sahip.
Yıl 2014, yüzde 1, bu kez gelirin yüzde 54’ünü alıyor.
AKP iktidarında ülkenin varı yoğu özelleştirmelerle elden çıkarılırken, en ağır darbelerden birisini de doğa ve çevre aldı.
Denizler, göller, ormanlar, dereler talan edildi. Bu durum, insanlar kadar tüm canlıları olumsuz etkiledi.
Çevre sorunları, giderek politik bir alana dönüştü.
Merak ediyorum geçen seçimlerde AKP’ye oy verenler, yağma karşısında bu kez ne yapacak?
Başta Karadeniz olmak üzere ülkenin dört bir yanında HES talanından etkilenen, suları, toprakları çalınan insanlar yine iktidara mı oy verecek?
Kamulaştırmalarla yağmalanan topraklarımızda zehir saçan termik santralları, Çeşme ve Bodrum’da “vur derken öldüren” aşırı RES yatırımlarını, Sinop ve Mersin’e, daha açıkçası ülkeye bela edilen nükleer santralları dayatanlar ne gibi bir yanıt alacak?
Taşocaklarında, pıtrak gibi açan maden işletmelerinde toz soluyan, zehirlenen yurttaşlar nasıl davranacak?
Balık çiftlikleriyle denizleri kirlenen, ekmekleri tehlikeye atılanlar ne diyecek?
Kazdağları, Toroslar’da yaşayan orman köylüleri, Karadeniz yaylalarında meraları ellerinden alınanlar, dereleri kurutulanlar, tarlalarını, hayvanlarını sulayamayanlar ne yapacak?
Aklın yolu varsa, vicdan söz konusuysa, bu yağma, yapanların yanına kâr kalmamalı!
Seçime umutla bakıyorum. Sonuç ne olursa olsun umutla bakmaya devam etmeli...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları