Eğitimden 'Maarif'e geçiş

02 Mayıs 2024 Perşembe

Öngörüsü yüksek devrimci Atatürk, ulusal savaşın utkuyla biteceğini, kurulacak devletin cumhuriyet olacağını, yazının değişeceğini Erzurum Kongresi sırasında kayda geçirmişti. TBMM kurulduktan bir ay sonra, Mayıs 1920’de oluşturulan ilk bakanlıklardan biri “Maarif Vekâleti”dir.

Atatürk, Kurtuluş Savaşı sürerken okulları kapattırmamış, “Maarif Vekâleti”ne savaşın bütçesinden pay ayırmıştı. Niçin eğitimi öncelemişti?

1950’lerden beri hilafet aşkını, Osmanlıya özlemle perdeleyen sözde milliyetçi, özde dinci politikacıların anlayamadığı incelik budur.

Atatürk’ün eğitime verdiği önem 1950’den sonra tavsamış, milliyetçi muhafazakâr iktidarlar ulusal gelirden ulusal eğitime düşen payı küçülttükçe, eğitimin düzeyi de küçülmüş; eğitimde bilimsel akıl değil, partizanlık baskın olmuştur.

Milli Eğitim Bakanlığı 1920’de, “Maarif Vekâleti”dir. 1923’te cumhuriyet kurulur, 1924’te hilafet kaldırılır, eğitim birliği sağlanır; 1928’de Harf Devrimi yapılır. 1932’de kurduğu “Türk Dili Tetkik Cemiyeti”nin (Türk Dil Kurumu’nun) ilk kurultayında belirlenen tüzüğe göre Atatürk, “cemiyet”in kurucu ve koruyucu başkanı, “maarif vekili” de başkanı kabul edilir. Dille düşünce birlikte yenileşeceğinden Atatürk, MEB ile TDK’nin el ele olmasını ister.

“Maarif Vekâleti”nin adı 1946’da Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) olur. 1950’de meclise giren Demokrat Parti (DP) ilk iş olarak, TDK’nin kamu yararına özelliğini siler; ezanı, Anayasayı Arapçalaştırır, MEB’yi yeniden “Maarif Vekâleti” yapar. Mecliste okul-mektep; öğrenci-talebe olsun diyenler ayaktadır, soyadını Atatürk’ün verdiği Hamdullah Suphi Tanrıöver “Arabın medeniyeti benim medeniyetimdir” der. Eğitim Bakanı Tevfik İleri, TDK başkanlığını reddeder. Karşıdevrim devlet eliyle örgütlenirken Harf ve Dil Devrimleri üzerinden Atatürk’e, laik eğitime saldırılar yoğunlaşır. Evrengiller, 1983’te Atatürk’ün kurduğu TDK’yi kapatır. Arapseverler laik eğitimin öznesi Dil Devriminin bitirildiğine inanır.

DP, 1950 ortasına dek eğitim izlenceleriyle oynayamaz; çünkü cumhuriyetin eğitimcileri, üniversite direnir. Ancak gençlere dinci, ırkçı tuzaklar kurulur, Kuran kursları çoğalır; kırmızı plakalar cami önlerinde sıralanır.

1970-80’lerde güçlenen Türk İslam sentezi odaklı iktidarların hepsi, 1997’de başlayan 8 yıllık zorunlu ilköğretimden çok laik eğitime tepkiliydi. 2002’de iktidar olan AKP sürekli “müfredat”la oynayarak, devlet okullarını imam hatipleştirip yenilerini açarak MEB’nin adındaki “milli”yi silen pek çok uygulama yaptı. Bakanın, “Mecliste, AKP parti gurubunda hazırlandı” dediği 4+4+4’lük ucube sistem 2012’de yasalaştı; ama iktidarı kesmedi. Geçen hafta “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlıklı “müfredat” MEB sayfalarında askıya çıkarıldı.

Yetiş demokrasi! Herkes görüşünü, eleştirisini belirtecek, son kararı Talim Terbiye Başkalığı verecek... Son söz AKP gurubunda…

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla bile cumhuriyetin yüzyılını yok sayan siyasal ileti veriyor. Hazırlığına katılan 260 akademisyen Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin yurttaşları; 8. ve 12. sınıflar için “T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Ortaöğretim Kur’an-ı Kerim, Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu Peygamberimizin Hayatı” gibi derslere bilimsel katkı mı vermişler?

“Türkiye Yüzyılı” toplumun bir kesimine “Maarif Modeli”nin amacını onaylatan, dinsel eğitimin derinleşeceğine işaret eden slogandır. Gençleri, Mustafa Kemal’in işareti ettiği “çağdaş uygarlık”ın semtine uğratmaz, Ortaçağ’a taşır.

Tarih, Atatürk’ü her dakika doğruluyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hey, nece konuşuyorsun? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları