Kızlarıma sevgiyle!

07 Mart 2024 Perşembe

8 Mart Kadınlar Gününün tarihçesinde kadınların öncü olduğu direnişleri, öldürüldüğü olayları okuyor, 21. yüzyıl Türkiyesinde kadınlar gününü kutlamakta da zorlanıyoruz. 

Çoğu insan, özellikle kadınlar iktidarın Atatürk’le ve laik cumhuriyetle hesaplaşmasını geç fark etti; hâlâ edemeyen var. 12 Eylül 1980 darbesi laik cumhuriyet için yıkımdı. 30 yıl sonra 12 Eylül 2010’daki yargıyı, laik eğitimi budayacağı, kadınları toplumsal yaşamın dışına iteceği belli halkoylamasıyla bir yıkım daha yaşadık. İlkin kadınlarla çocukları avlayacak cumhuriyet, laik eğitim düşmanı borusunu öttüre öttüre geliyor, entel kadınlar da alkışlıyordu. 

Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan, kadınlarla birlikte bütün bireylere şiddetin önlenmesini öngören İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyine çalım atarak imzalanmış, Ağustos 2014’te yürürlüğe girmişti. İktidar destekçisi kadınlar bir süre bununla hava attı; 2018’de rejim değişince havaları sönmüşken yandaşlığa krem sürmediler. Onaylanmasından sonraki on yılda kadınların eğitimini, güvenliğini sağlayacak tek adım atılmamışken sözleşme 2021’de tek imzayla buharlaştı. “İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” diyen kadınlara pata küte girişildi. “AK Parti gelene kadar ‘kadın’ kelimesi yoktu” diyen kadınlara göre evinde, toplumsal yaşamda dik duran kadınlar uzaylı gibiydi. 

Dün, Memduh Şevket Esendal’ın yaşama ayna tutan öykülerindeki gibi kadın salt “karı”ydı; varlıklılar, egemenler için odalık, cariye, beslemeydi. Nâzım’ın deyişiyle “anamız, avradımız, yârimiz/ ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen/ ve soframızdaki yeri/ öküzümüzden sonra gelen”di; doğurduğu bebeyi sahiplenemezdi. Üç kez “Boş ol!” dendi mi bohçasıyla kapı dışına itilendi. Yöneteni, hatta eşini seçemezdi; evde, toplumsal yaşamda olduğu gibi genel nüfus içinde de yeri yoktu. Atatürk’ün yönlendirdiği Süreyya Hulusi gibi kadınlar hemcinslerinin kapı önüne çıkmasında öncü oldular. 18 yaşını bitiren kadınlar, 1930’larda seçmeseçilme hakkı kazandı. Oy hakkı, cumhuriyetin kızları için devrimdi. Cumhuriyetin kızları yurttaşlık bilinciyle her alanda dik durmaya, hak aramaya başladılar. 

Cumhuriyetin kazandırdığı hakların tombaladan çıktığını sanan bazı kadınlar, neden kendi varlığını reddedenlerin arkasında durur? 

Bugün kimi kadınlar, 1920’lerde Medeni Yasayla erkeklerle eşit haklara kavuştuğunun farkında bile değilken... Kadın gazeteciler, siyasetçiler erkek aklıyla hemcinslerine sırtını dönmüşken, TV’ler evini çoluk çocuğunu terk eden eğitimsiz yoksul kadınları aşağılarcasına reyting alırken, irtica minareyi aşmışken, ÇEDES’ler çocukları karanlığa sürüklerken, tarlalar kurutulur, sular zehirlenirken, sınıf farkı kör kuyulardan derinken... Bütün kadınlar kapatılıp susturulsa çeşmelerin birinden yağ, ötekinden bal mı akacak? Aksa, kimin tenceresini dolduracağı belliyken canımın içi kızlar susmak, sorgulamamak ne?

Kuşu, kuşla avlarlar; kadınlar çantada keklik değil!

Yarın TÜYAP Bursa Kitap Fuarındayım. Özgürce yaşama, emekekmek savaşımı veren kadınlara türküler söylemek, 8 Mart halaylarının başı olmak isterdim. Of, eğitimgelir düzeyi düştükçe kadınlar umarsızlaşıyor; her gün öldürülüyor. 

Kadın-erkek eşitliğini, laik eğitimi silen dinci yapılar her dakika eteğindeki kara taşları savuruyor.

Haydi kızlar, o kara taşları sahiplerinin avcuna koyma zamanı!

Laiklik için, yasal toplumsal haklar için direnme zamanı!

Kötümserlik yok; bu 8 Martı direniş umuduyla karşılayalım.

Kimse sizin yüzünüzü, kahkahalarınızı kirletemez!

“Yettiniz artık; hayır!” deme zamanı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hey, nece konuşuyorsun? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları