Berberin KDV'si

05 Eylül 2012 Çarşamba
\n

\n

Televizyon haberlerinde izledim, İspanyada KDV zammı yürürlüğe girmeden tıraş olmak isteyenler berber dükkânlarında yoğunluk yaratmış.

\n

Şaşırmadım desem yalan olur, demek KDV bu kadar yaşamsal bir şeymiş.

\n

Bizde de KDV var, bunca yıldır da berberde tıraş olurum, hiç böyle bir sorunla karşılaşmadım. Tıraşını olursun, paranı verir, çıkar gidersin. KDV de nereden çıktı, anlamadım.

\n

Galiba arada bir anlayış farkı var. İspanya da bizim gibi bir Akdeniz ülkesi olmasına, yüksek düzeyde işsizlik oranına karşın aynı zamanda bir Avrupa ülkesi. Avrupa Birliğinin ruhunu oluşturan uygarlık düşünce ve anlayışı egemen olmuş toplum hayatına.

\n

Demek berbere girdiğinde kimsenin aklına, fiş almasam KDVyi düşer misin demek gelmiyor. Ekonomik krizde de olsa, toplum hayatının kuralları keyfe göre değişmiyor.

\n

Evet, bu bir anlayış sorunu. Orada her kuruşun nereden gelip nerede harcandığı kayıtlı, bizde ise on sekiz yaşına yeni girmiş çocukların kullandığı pahalı lüks otomobillerin hangi parayla alınabildiğini bile öğrenebilmek mümkün değil. Kim aldı kardeşim sana bu arabayı, hangi kazancıyla, diye soramıyor kamuoyu.

\n

Berberin KDVsi bizim gibi büyük yolsuzluklara alışkın ülke kamuoyu için sinek vızıltısı gelir elbet, üzerinde düşünmeye bile değmez. Bunu ben de biliyorum ama diyeceğim, bir toplum, en küçük kılcal damarlarına kadar kurallı bir toplum olamamışsa, derlenip toparlanması, düzlüğe çıkabilmesi de kolay olmaz.

\n

***

\n

Geçen yüzyılın başında İspanya ile aramızda önemli bir fark yoktu. Geri kalmış iki tarım toplumuyduk. İspanya da bizim gibi uzun zaman Avrupanın dışında sayıldı.

\n

30 Ağustos 1922de Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zafere ulaşmasının ardından, yabancı güçlerden arınmış, bağımsız Cumhuriyet kuruldu. Kendi özkaynaklarıyla sanayileşme, büyüme ve kültürel olarak da çağdaşlaşma atılımları başladı.

\n

İspanyanın ilk silkinişi ise 1936da Halk Cephesinin seçimlerde iktidara gelmesiyle başladı. Ancak General Franco önderliğindeki karşıdevrim ülkeyi üç yıl sürecek kanlı bir iç savaşa sürükledi. Beş yüz bin insanın öldüğü savaş sonunda iktidara gelen Franco, İspanya 1975’teki ölümüne dek faşist baskı yönetimi altında yönetti.

\n

İspanya İç Savaşı başladığında Nâzım Hikmet, en içli şiirlerinden biri olan Karanlıkta Kar Yağıyoru yazmıştı. Ankarada ziyarete gittiği arkadaşı Şevket Süreyya Aydemirin evinde bir akşam, dönemin Emniyet Genel Müdürü Şükrü Sökmensüerin de bulunduğu konuklara bu şiirini okuyunca, duygulanan Şükrü Sökmensüer, Nâzımder, bu şiirde anlatılan halkın isyanıdır. Tıpkı bizim İstiklal Savaşımızda olduğu gibi. Ama ne yazık ki hiçbir Türk şairi bu destanı dile getirmedi. Yazık değil mi Nâzım? Bizim halkımızın isyanı ve savaşı yanında İspanya İç Harbi çocuk oyuncağı kalır. Anadolu destanını yazsana Nâzım sen. Anadolu destanını yaz”.

\n

Nâzım, bu olaydan birkaç yıl sonra Kuvayi Milliyedestanını yazdı.

\n

Elbette İspanya İç Savaşı çocuk oyuncağı değildi. Bir ulusun ilerleme hamlesiydi.

\n

Bizim çağdaşlaşma girişimimiz ne yazık ki Cumhuriyetin ilk yıllarının parlaklığında sürmedi. Toplumun davranış ve bilinç kalıplarını değiştirecek, onu uygarlaştıracak eğitim reformları hep daha geriye götürüldü. İspanya ise 1975te geçtiği demokraside hızla gelişerek uygar bir Avrupa ülkesi oldu.

\n

Berberin KDV olayının gerisinde böyle farklı iki uygarlık hikâyesi var.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları