Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Doğum
Doğum, bütün toplumlarda kutsallık derecesinde önemlidir. Bir insandan başka bir insanın üremesi... Elbet, bilimsel açıklamalar bu süreci bize bütün ayrıntılarıyla açıklayabilir, ama yine de olgunun olağanüstülüğü yadsınabilir mi?\n
\nBugün bir alışkanlığa dönüşmüş olan doğum günü kutlamaları, geçmişe gidildikçe içinde türlü geleneklerin barındığı toplumsal etkinliklere dönüşür.\n
\nEski Hint geleneklerinde, doğum kutlaması gebelikle birlikte başlar, “mantra” denilen kutsal heceler söylenerek dileklerde bulunulurdu. Doğumu kutlamak için yapılan ayinlerde de yine mantralar okunurdu.\n
\nAmerikan yerlileri ise doğumdan sonra bir arınma ayini olarak ormanda dolaşırlar ve yeni yaşamı simgeleyen yeni bir ateş yakarlardı.\n
\nGüneydoğu Asya’da, doğumdan sonraki birkaç gün kötülüklerden korunmak için ateşin üstünde ya da yakınında yatılması gerektiğine inanılır.\n
\nArabistan’da yalnızca erkek çocukların doğumu kutlanır. Doğum haberini getirene armağan verilmesi ve şölen düzenlenmesi gelenektir.\n
\nAnadolu’da, çocuğun doğumunu yakınlarına bildirenlere müjdeci denir. Türküde dendiği gibi, “Müjdeciler gelse de bizim kapıya / Neyleyim neyleyim kolları neyleyim / Nenni neni demedik, dilleri neyleyim.” Yeni doğan için türlü törenler yapılır; kurban kesilir, ağaç dikilir, helva dağıtılır, mevlit okutulur.\n
\nMevlit demişken, edebiyatımızda doğum temalı şiirlerin en ünlüsü, Süleyman Çelebi’nin 1409-10’da yazdığı Mevlit’tir. Divan edebiyatının öteki örneklerine göre, yalın bir Türkçeyle yazılmış olan Mevlit, halk arasında o tarihten günümüze dek önemli sayılan günlerde sık sık okunarak kutsal bir metne dönüşmüştür.\n
\nNâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları’nın Üçüncü Kitabı da unutulmaz bir doğum sahnesiyle kapanır. Mahkûm Halil, rastlantıyla cezaevi ameliyat odasının aralık kalmış kapısından gerçekleşmekte olan bir doğumu izler baştan sona.\n
\n“Kainat gibi” diye düşünür, “doğuran ağaçlar, yıldızlar, cemiyetler gibi”.\n
\n***\n
\nSevdiklerimizin doğumundan duyduğumuz sevinç başka neyle ölçülebilir? Onlar olmasa; sevdiğimiz sanatçılar, sevdiğimiz arkadaşlarımız, yakınlarımız olmasa nasıl bir hayatımız olurdu? Okuduğumuz kitapları okumamış, gördüğümüz filmleri, oyunları görmemiş olsak nasıl insanlar olurduk?\n
\nBugünkünden çok daha yoksul, yoksun hissetmez miydik kendimizi?\n
\nİnsanın belki de en umutsuz durumudur, yoksunluk duygusu. \n
\nSevdiklerimiz kurtarır bizi bu karaduygudan. Onların varlığı, bizlerde geleceğe güven, yaşama sevinci, tutkusu uyandırır. Bizim için var olan dünyayı onlar güzelleştirir.\n
\nDoğum günleri kutlamaları, aslında bir teşekkürdür. Sevdiklerimize, bizi bu dünyada yalnız bırakmadıkları, daha zengin, daha güzel kıldıkları için bir teşekkür...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Savunma sanayi firmalarının ürünleri, Din dersinde!
- Akşener'den kurultayda 'veda' konuşması
- Korhan Berzeg olayında yeni gelişme
- Kadınlara 'Cehennemde yanacaksınız' diye bağırdı
- Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan KDV zammı
- Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Genel Başkanı oldu
- 'Türkiye ilk etkilenenlerden olacak...’
- İYİ Parti'de tarihi kurultay: Seçim üçüncü tura kaldı!
- Arda Güler ilk 11 çıktı ve golünü attı!
- Seçim ikinci tura kaldı