Enver Gökçe

29 Ağustos 2012 Çarşamba
\n

\n

\n

\n

Gazetemizin Frankfurt temsilcisi Osman Çutsay, ta Almanyadan arayıp haber vermese Enver Gökçe (Yaba Yayınları) kitabının çıktığından haberim olmayacaktı.\n

\n

Kitabı yayına hazırlayan Celil Denktaş, yıllarını vermiş bu değerli kitabı oluşturmak için. Yazılı kaynakların yanı sıra kişisel tanıklıklara da başvurmuş. Dahası devrimci bir şairin mücadele içinde geçmiş yıllarının yanı sıra, son yüzyılın toplumumuzdaki büyük değişimlerine de ışık tutacak tarihsel bir bakış açısıyla kaleme almış diyeceklerini.\n

\n

Enver Gökçe, edebiyatımızda acılı kuşakolarak bilinen 1940 kuşağındandır. Bu kuşağın acılı olarak anılmasının nedeni, her birinin başlarına gelmedik belanın kalmamış olmasındandır. Kimi yazdığı kitaplardan, kimi siyasal düşüncelerinden, kimi yalnızca ilerici bir insan olduğundan görülmemiş baskılara uğramıştır. Bu dönemde Pertev Naili Boratav, İlhan Başgöz, Niyazi Berkes gibi üniversite hocaları işlerinden kovulmuş, yurdu terk edip başka ülkelerde yaşamak zorunda kalmışlardır. Rıfat Ilgazın, Aziz Nesinin başlarına gelenler anlatmakla bitmez. Bu baskıların doruk noktası da tarihe1951 Tevkifatıolarak geçen yaygın tutuklama, işkence ve yargılama sürecidir.\n

\n

Bu korkunç baskı günlerini Enver Gökçe, Biz mapusta gürül gürül yatardık / Yılan, çıyan içindedediği, İstanbul Emniyetinin tabutluk adı verilen 60x40x180 cm. ölçülerindeki tabut-odalarından birinde iki yıl inanılmaz fiziksel işkence altında geçirmiştir.\n

\n

Sonrası? Sonrası yedi yıl mahkûmiyet, ardından iki buçuk yıl sürgün. Sonrası? Hep işsizlik, yoksulluk, yalnızlık, hastalık... \n

\n

Tıpkı benzer baskılara uğramış kuşaktaşı Ahmed Arif gibi, Enver Gökçe şiirlerinin basılıp gün yüzüne çıkması yıllar sonra olmuştur. 70li yıllarda ancak şiirleri basılabilir. Önce Dost Dost İlle Kavga”, sonra Panzerler Üstümüze Kalkar kitapları. Cezaevinde yazılıp dışarıya gönderilmiş, Yusuf ile Balabandestanı ise kaybolup gitmiş. Kendi gitmiş adı kalmış yadigâr. 1951 Tevkifatı, o denli silinmez izler bırakmıştır ki şair üzerinde, 1977de kendisiyle yapılan bir konuşmada da, Ömrüm vefa ederse, bundan sonra 951 Tevkifatının destanını yazacağımdemiştir.\n

\n

Gördüğü işkenceler sonucu Enver Gökçenin bedeni erken yaşta pes etti. Erzincanın Çit köyünde başlayan yaşamı Ankarada bir huzurevinde sona erdi. Kuşaktaşı A. Kadirin dizeleriyle, \n

\n

Bizim Enver Gökçe, gecelerimizin tavanına\n

\n

çakıp bıraktı gitti\n

\n

bir gündüz. \n

\n

Güray Öz, kitabın sunuş yazısında, halk denilen ağır mağmanın bir sözcüsü olarak görüyor onu,taşıdığı ateşi dönüp dönüp hatırlatan”.\n

\n

Celil Denktaşın Enver Gökçe kitabı, yalnızca bir yaşamöyküsü değil, bir hesaplaşma tutanağı, tarihsel bir dönem romanı genişliğinde.\n

\n

Enver Gökçe ile ilgili bir başka değerli çalışma da: Şiirimizin Işıklı Irmağı Enver Gökçe(Hazırlayan: Mehmet Özer, Evrensel Basım Yayın) adıyla yayımlandı.\n

\n

Her gün hesaplaşılacak yeni bir tarih sayfası arayanlar, Enver Gökçenin hayatına da bir göz atsınlar, bakalım ne görecekler.\n

\n

Aramızdan zamansız ayrılanlar için söylenebilecek en güzel dizeleri de o yazmıştı:\n

\n

Gitti, vadesiz, gencecikken\n

\n

Yiğitken, güzelken, incecikken\n

\n

Ölüm, adın kalleş olsun!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları