Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İnsan Canı 'Kriz'i
İnsanların, oturduğu evlerin üzerlerine çökmesi nedeniyle can vermelerini anlayabilmek kolay değil. Elbet olayın bir “doğal afet” boyutu var. Ama ya insan boyutu?
\nYıkımların altından kimi canlı, çoğu ölü insan bedenleri çıkarılırken bu görünümde payı olanlara ne demeli?
\nHele çocuklar, ne o yapıların yapılmasında ne de oldukları yerde bulunmakta kusurları olan masumcuklar... Onların gelecekteki hayatlarını, nasıl insanlar olacaklarını kim bilebilir?
\nSait Faik’in “Kriz” adlı bir öyküsü vardır, 1938’de yazılmış. Alttan alta İspanya İç Savaşı’nın, Almanya’da yükselen ırkçılığın etkileri duyumsanır.
\nÖykünün kahramanı, arkadaşlarıyla Luvr Müzesi’nde bir yangın çıksa, içerden bir şey kurtarma olanakları olsa, ne yapacaklarını tartışırlar. Biri insanlık tarihinin gelmiş geçmiş başyapıtlarından Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sını (La Jakond) kurtaracağını söyler, bir başkası o sırada içerde kalmış küçük bir çocuğu.
\n“İnsanı kurtarırsak, o insanın bizzat kendisinden veya neslinden birçok şeyler bekliyoruz, demektir. Yarın bu çocuğun çocuklarının değil bir, binbir Jokond yapmayacakları ne malum?..”
\nBir başkasının gerekçesi çok daha yalındır: “Çocuğu kurtarırım, sadece insan olduğu için.”
\n***
\nSermaye düzeninin insanın değerini sıfıra indirdiği günümüz dünyasında, yıkıntılar içinden çıkarılan bebekler, çocuklar, yetişkinler bizlere insan olduğumuzu, insana değer verdikçe insan kalabileceğimizi bir kez daha hatırlatıyor.
\nPeki insanları kurtarırken insanlığımızı hatırlıyoruz da o dayanıksız yapıları yaparken, onların yapılmasına göz yumarken ne oluyoruz? İnsan birden gözümüzde önemini yitiriveriyor, yerini haksız kazanç tutkusu alıveriyor.
\nMimarlar Odası’nın bildirisi temel gerçeği bir kez daha vurguluyor: “Van’da yaşanan deprem, toplumumuz için ‘güvenli yaşam alanları’ olmadığını bir kez daha göstermiştir.”
\nİşte gerçeğin en yalın biçimi!
\nOrtada bir kazanç kapısı olduğunda ne insanlık kalıyor ne de düşünce.
\nİnsanların içinde yaşadıkları yapıların tasarlanmasından altyapı hizmetlerinin oluşturulmasına, çevre düzeninden kent bütünlüğü içindeki yerine dek tüm aşamaları ciddi kamu hizmetinin bir parçasıdır. Bir devlet, yurttaşlarına “güvenli yaşam alanları” sunamıyorsa başka neye yarar?
\nOysa kamu gücü çoğunlukla sermaye ile birlikte hareket etmektedir; karşı karşıya geldiklerinde ise dediğini yaptırabilecek hiç gücü yoktur. Başka türlü, yapılarının büyük bölümü çürük bir ülke nasıl olunabilir? İstanbul’un iki bin yıllık tarihi yarımadasını gölgeleyen gökdelenler başka türlü nasıl yapılabilir? Ormanlar, su havzaları başka türlü nasıl yağmacıların yapılaşmasına açılabilir?
\nİnsandan ve toplumdan yana yönetimlerin tutumu farklı olmalıdır. Mimarlar Odası ve öteki meslek kuruluşlarının, üniversitelerin uyarıları bugüne dek hep küçümsenmiştir. Çünkü rant güdüsü, hep bilimden ve sağduyulu düşünceden önce gelmiştir.
\nSorunun çözümü hiç de kolay değildir.
\nBunun için önce çok temel bir dönüşüm gerekiyor: İnsanlığın para denen kirden kurtularak güzel bir hayatın ihtiyaçlarına yönelik bir yaşama biçimini oluşturması.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
- İşte Cumhuriyet'in tarihi
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez coşkuyla kutlandı
En Çok Okunan Haberler
- AKP eliyle torpil
- Doğal şifacı olan 4 burç
- 'Tasarruf' paketinde neler olacak?
- Real Madrid Granada karşısında şov yaptı!
- Ayhan Bora Kaplan davasında yeni gelişme
- Trollere 'ekonomik kriz' yanıtı
- Trendyol 1. Lig'de tarihe geçen uzatmalar!
- Eurovision 2024'ün şampiyonu 'İsviçre' oldu
- Parayı mıknatıs gibi çeken 4 burç
- CHP’den belediye başkanlarına genelge