Uygarlık Nerede?

07 Eylül 2011 Çarşamba
\n

\n

Gazetemiz Cumhuriyetin bir özelliği de sayfalarında ülkemizin önde gelen bilge aydınlarının yer bulabilmesidir. Uzun yıllar Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Melih Cevdet Anday gibi aydınlar, okurlarla unutulmaz bağlar kurdular.

\n

Günümüzde bu geleneği Doğan Kuban sürdürüyor. Cuma günleri Bilim Teknoloji ekimizi sabırsızlıkla bekliyorum, onun günümüz dünyasına yepyeni pencerelerden bakmamızı sağlayan yazılarını.

\n

Geçen cuma da, Uygarlık Bir Sır mı?” başlıklı yazısıyla çağdaşlık ve uygarlık kavramlarının her gün dillerde dolaştığı düşünce ortamımızda bir süredir anılmaz olan hümanizm ve kültür boyutuna dikkat çekiyordu.

\n

Günümüz dünyasını yalnızca ekonomik bir eylem alanı olarak görenler artık Batı dünyasının dünya üretimindeki payının azaldığını, buna karşın Asya ülkelerinin giderek geliştiklerine bakarak, uygarlık merkezinin de doğuya kaydığını savunuyorlar. Dahası, Batı dünyasını da köhnemiş, müze ülkeler olarak görüyorlar.

\n

Gerçekten de dünya kültür mirasının önemli bir bölümünün Batı ülkelerinin müzelerinde korunduğu doğrudur. Bu ürünlerin nasıl ele geçirildikleri, taşındıkları da ayrı bir sorundur. Ama gerçek budur. Bu ülkeler yalnız müzelerden oluşmazlar. Yüzyıllara yayılmış güçlü edebiyatları, bütün sanat dallarında üretilmiş başyapıtları, zengin bir düşünce dünyaları ve tüm bunlara koşut olarak gelişmiş bilimsel ve teknolojik altyapıları vardır. Sosyal devlet ya da refah toplumu kavramları bütün bu altyapının üstüne kurulmuştur.

\n

***

\n

Uygarlık kavramına dönersek, gerçekten de nedir uygarlık dediğimiz şey? Kişi başına düşen ulusal gelirin artması, zenginleşme mi, daha çok tüketen bireylerden oluşan bir toplum mu?

\n

Ansiklopediler uygarlığı, “bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamı olarak tanımlıyor. Tanımda sayılan kimi unsurları dışarda bıraktığımızda yine uygar olmaktan söz edebilir miyiz? Sözgelimi ekonomik mucizeler yaratan günümüz Çin toplumu için bu terim kullanılabilir mi?

\n

Terry Eagleton, yeni yayımlanan Marx Neden Haklıydı? (Yordam Kitap) adlı kitabında dünyanın fabrikası kabul edilen Çindeki insanlık dışı çalışma koşullarının ya da ekonomik büyümesi övgülerle karşılanan Hindistan kentlerindeki dışkı dağlarının varlığına dikkat çeker. Temel insan haklarını arayıp soran da yoktur.

\n

Günümüz insanı aç kalma ya da bir tüketim makinesi olma seçenekleri arasında sıkışıp kalmıştır. Zengin Arap ülkeleri, bu uygarlık dışı tüketim toplumlarının tipik örnekleridir. Bilimden, sanattan uzak, yalnızca tüketim özgürlüğünün olduğu bir uygarlık türü. Bu ülkelerden dünyaya yayılan bir buluşa, yeni bir düşünceye rastladınız mı?

\n

Üniversitesi, basını tartışmayan, düşünce üretmeyen çağdaş bir uygarlık olabilir mi?

\n

***

\n

Dünyamızda başka ülkelere gidip gezebilecek olanakları olanların bir bölümü, deniz kıyılarına serilip rahat bir dinlenceyi yeğlerler. Buna karşın diyelim İtalya gibi altmış milyon nüfuslu bir ülkeye bir o kadar insan da, Rönesanstan bu yana çağdaş uygarlığa giden yolları açan sanat ürünlerini görmeye gelir. Müze kapılarında yılın 365 günü bitmeyen kuyruklar gerçek uygarlık bilincinin bir sonucudur.

\n

Bizim uygarlığımızı sorarsanız, Doğan Kubanın sorularını yanıtlayın derim: Gökdelenlerimiz var, Mercedes ve BMWlerimiz var. Kitaplık, müze, tiyatro, opera nerede? Metromuz nerede? Heykelimiz nerede? Parkımız nerede? Sartre gibi inandığını savunan düşünürümüz nerede?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları