Ülkü Tamer

Frankfurt Hazırlıkları Başladı

28 Temmuz 2012 Cumartesi
\n

Yaz olduğuna bakmayın, tanıdığım ne kadar yayıncı varsa Frankfurt Kitap Fuarına hazırlanıyor. Dünyanın en büyük kitap fuarı bu. Kitap satılmıyor. Yayın hakları alınıp veriliyor. Yayıncılar hem kitaplarının haklarını satmak, hem de ilginç buldukları kitapların ülkelerinde yayın haklarını almak için kıyasıya bir yarışa girecekler.

\n

Ülkemizdeki hazırlıkları gördükçe anılarım canlanıyor hemen. ONK Ajansta çalışırken de, Milliyet Yayınlarını yönetirken de her sonbahar Frankfurta giderdim. Frankfurt Kitap Fuarına. Hazırlıklar aylarca önceden başlardı. Fuar yönetimine mektuplar, yabancı yayınevlerine teleksler, döviz işlemleri...

\n

O yıllarda ne kolay kolay para transfer edebilirdin yurtdışına, ne de cebine istediğin kadar dolar koyup uçağa binebilirdin. Yanlış hatırlamıyorsam, yanımıza 100 dolar alma iznimiz vardı. Bir hafta Frankfurtta kalacaksın. Otele para, yemeğe para, şehir içi ulaşıma para. Harca harca bitmez.

\n

Fazladan 15-20 mark götürmenin yolunu bulmuştuk. Uçakta sigara alır, Türk parası uzatırdık. Paranın üstünü Alman markı olarak verirlerdi bize.

\n

Fuara katılma ücretini önceden transfer edebilmek için anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelirdi. Hele stand kiralayacaksan yandın. Sadece stand kirasını karşılayabilmek için bile bürokrasiyle aslanlar gibi savaşmak zorundaydın. Özel ışıklandırma gibi ekstra masraflar için didişmeyi göze alacak halimiz yoktu.

\n

***

\n

Milliyet Yayınlarını yönetmeye başladığım yıl, dağıtımın müdürü Erol Öktemle gittik fuara. Açılıştan bir gece önce standımızı kurduk. Kitaplarımızı sıraladık. Yabancı yayınevlerinin standlarına imrenerek baktık. Hepsi ışıl ışıl. Bizimki, öteki Türk yayınevlerinin standları gibi, eh işte, aydınlık. İç çekerek otelimizin yolunu tuttuk.

\n

Ertesi sabah erkenden fuara gidince bir de ne göreyim? Bizim stand lunaparka dönmüş. Işıl ışıl. Özel ışıklandırma en üst düzeyde. Yandık!dedim. Biz istemedik ki bunu! Şimdi dünyanın parasını alırlar.

\n

Olsa neyse. Erolla bendeki markları toplasak masrafın yarısını karşılayamayız.

\n

Yanımda iki kişi belirdi o anda. İkisi de Türk.

\n

Ağabey, merhabadediler.

\n

Merhabadiye inledim.

\n

Nasıl, beğendin mi ışıklandırmayı?”

\n

Şaşkınlıkla yüzlerine baktım.

\n

Biz senelerdir Almanyadayız. Fuarın elektrikçisiyiz. Standı görünce dayanamadık, geceleyin el ayak çekilince geldik, kimseye çaktırmadan burayı bir güzel ışıklandırdık.

\n

Fuar kapanırken iki elektrikçiyi çağırdım. “Bir araba getirin dedim. Ne kadar kitap görüyorsanız hepsi sizin. Yükleyin götürün.”

\n

***

\n

Fuarda Türk yayıncılarının standları yan yana. Arada bir misafircilik oynuyoruz. Konumuz değişmiyor: Devletin yardımcı olmasından vazgeçtik, gölge bile etseler razıyız, yeter ki elimizi kolumuzu bağlamasınlar. Şuraya cenkten çıkmış gaziler gibi değil, adam gibi gelelim, standlarımızı kuralım. Hem kendimizi, hem ülkemizi doğru dürüst tanıtalım.

\n

Bir ara stand komşum Necdet Sanderle dertleşiyorduk. Yaklaşık on kişilik bir topluluk belirdi. Öteki Türk standlarıyla ilgilendiler, yayıncılarla ayaküstü çene çaldılar.

\n

Bizim standa geldiler sonunda. Hiçbirini daha önce görmüşlüğümüz yok. Biri, topluluğun önündeki kişiyi tanıttı:

\n

Sayın Frankfurt Konsolosumuz.

\n

Ötekilere döndü sonra:

\n

Fuara Türk yayıncılarının katılışını beyefendiye borçluyuz.

\n

Dayanamadım artık. Elimi cebime attım, cüzdanımı çıkardım.

\n

Aman dedim,borcumuz ne kadarsa hemen takdim edeyim.

\n

Bir an içinde ortadan yokoldular. Arkamda bir ses duydum. Dönüp baktım. Necdet Bey kitapların üstüne kapanmış, kahkahalarla gülüyordu.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları