Ülkü Tamer

Hiç Ödün Vermedi

14 Temmuz 2012 Cumartesi
\n

Güngör Dilmeni de yitirdik.

\n

Yakından tanımıştım onu. İki oyununda oynamıştım. Midasın Kulakları ile Kurbanda.

\n

Midasın Kulaklarının bir ayrıcalığı var benim için. Midası ilk oynayan kişi olmak ayrıcalığı.

\n

Nasıl unutabilirim o oyunu? Üniversitede okuyordum. Öğrencilerden oluşan Gençlik Tiyatrosu, Eminönü Halkevinde temsiller veriyordu. Kimler yoktu aramızdaTuncel Kurtiz, Şemsi İnkaya, Tunca Yönder, Ersun Kazançel Ve Okay Sağtürk. Tan Sağtürkün babası. (Eskiden, Tan Sağtürke Okay Sağtürkün oğlu derlerdi. Şimdi Okay Sağtürke Tan Sağtürkün babası diyorlar. Bir baba için kıvanç verici bir şey…)

\n

***

\n

1960 baharı. Gençlik Tiyatrosu, Güngör Dilmen adlı genç bir yazarın bir yarışmada ödül almış Midasın Kulakları adlı oyunu sahnelemeye karar verdi. Okay koyacaktı oyunu sahneye. Midas rolü için beni seçmez mi! Berberi Tunca Yönder oynayacaktı. Kadro tamamlandı. Ama Apollon bulunamıyordu bir türlü. Okay, üniversite öğrencisi olmayan birini getirdi. Daha önce tiyatronun tsiyle ilgilenmemiş Erdoğan Sereni. (Erdoğan, sonradan Yeşilçama geçecek, ömrünün sonuna kadar da kamera önünde jönlerden dayak yiyecekti.)

\n

Uzun provalardan sonra ilk temsil geldi çattı. Benim için azap dolu bir gece başlayacaktı. Heyecanlıydım. İlk kere böyle bir rolü üstleniyordum. Üstelik seyirciler arasında Behçet Necatigille Memet Fuat vardı.

\n

Oyunda etek gibi bir şey giyiyorum. Kostümcü arkadaş eteği sardı belime. Çengelli iğneyle tutturdu. Bana bak,dedim, bu iğne çıkar da etek düşerse rezil olurum.”

\n

Korkma, bir şey olmaz. Ben onu sapasağlam tutturdum.

\n

Öyle olsun. Çıktık sahneye. Oyunun başlarında Erdoğan eşek kulakları takıyor kafama. Telsiz kulaklığı gibi bir şey yapmıştık. Demirden. İki ucuna da keçeden eşek kulakları yerleştirmiştik.

\n

O sahne geldi. Erdoğan, Benim de bir armağanım var sana, Midas,dedi. Eşek kulakları.”

\n

Elini arkasına attı. Kulakları çıkardı. O ne? Kulakların biri yok. Sahne arkasında düşmüş. Tek kulağı kafama takıyor Erdoğan. Kulaklığın öteki ucu sivri demir. Açıkta kalmış. Bastırdıkça bastırıyor. Kafatasım delinecek! Sonunda tek kulaklı bir Midas oldum çıktım.

\n

***

\n

Sonraki sahnede Ay Tanrıçasına yakarmak için diz çöktüm. Çıt! Gitti çengelli iğne! Ayağa kalkamıyorum. Kalksam etek düşecek

\n

Kan ter içinde oyunu bitirdik. Behçet Beyle Memet ağabeye rezil oldum. Bir sonraki temsile çağırayım,dedim kendi kendime.

\n

Bir sonraki temsil mi? 27 Mayısa yol açan 28 Nisan olayları patlak verdi ertesi gün. Sıkıyönetim Oyun da tatil edildi.

\n

***

\n

Güngörle ne zaman karşılaşsak bu olayı hatırlar, gülüşürdük. Sık sık takılırdık birbirimize. Yazdıkları konusunda ne kadar katıysa, özel yaşamında inanılmaz hoşgörülüydü.

\n

Kurbanın provalarındaydık. Oyun kısa. Biri, Güngör Bey,dedi, oyunlarınız neden hep kısa?

\n

Ben atıldım. Eee,dedim, yazdığı oyunu yüksek sesle okuyor. Bu kere uzun oldudiyor. Biz oynayınca kısalıyor.

\n

Kekemeydi Güngör. Hiç alınmadı. En okkalı kahkahayı da o attı.

\n

***

\n

Tiyatromuzun büyük ustasıydı. Yazdığı oyunlarda gişe adına hiç ödün vermedi. Yüreği, beyni ne diyorsa onu yaptı. Niteliğini, yazarlık onurunu hep korudu.

\n

Kendisini hep sevgiyle anacağım.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları