Ülkü Tamer

Mücap-Adile- Selim

15 Aralık 2012 Cumartesi

\n

\n

Cyrano de Bergerac denilince aklıma ilk gelen ad Mücap Ofluoğlu olur. Sabri Esat Siyavuşgilin Edmond Rostanddan aktardığı dizeleri az dinlememiştim ondan. Sadece sahnede değil, sohbetlerimizde de.\n

\n

Yaşamı boyunca tiyatroyu yaşadı Mücap. Ne zaman buluşsak hep tiyatrodan söz ederdi. Kanına, canına, iliklerine işlemişti tiyatro. \n

\n

Usta oyuncuydu. Belki de tiyatronun en güç dalı olan komedide doruklara tırmanmıştı.\n

\n

Muhsin Ertuğrulun Küçük Sahnesinde başlayan serüveni kendi Küçük Sahnesinde noktalandı... diyeceğim ama diyemiyorum. Çünkü daha sonra da kendi içinde hep sürdürdü o serüveni.\n

\n

Şiirlerini, yazılarını, kitaplarını unutmuyorum elbette. Anılarını uzun süre elimden düşürememiştim. Ama ille tiyatro.\n

\n

Kırkıncı sanat yılında onun için bir dörtlük yazmıştım: \n

\n

\n

\n

Perdesinin önü alkış\n

\n

Alkış değil bu bir yokuş\n

\n

Yüceleri aşıp geldi\n

\n

Kırk kanatlı kırkıncı kuş\n

\n

\n

\n

Sevgili Mücap o kırk kanadına daha nice kanatlar ekleyerek uçtu gitti.\n

\n

***\n

\n

Yine geçen hafta Adile Ablayla Selimi de andık. Adile Naşitle Selim Naşiti. Onları gülümseyerek anmak yaraşır diye düşünüyorum. Öyle yapacağım. Birer anıyı aktararak.\n

\n

İlki Gazanfer Özcanın ağzından:\n

\n

Zincirlikuyuda oynuyoruz. Oyundan önce makyaj odalarımızdayız. Bir ara Adile Naşit kapıdan başını uzatıp, Saat kaç?diye sordu.\n

\n

Saat yediyi çeyrek geçiyordu. Gönül (Ülkü), yanlışlıkla Sekizi çeyrek geçiyordedi.\n

\n

Adile, Eyvah!diye bağırdı. Oyuna 45 dakika var. Daha makyaja oturmadım!\n

\n

Kaşla göz arasında bütün arkadaşlar saatlerini birer saat ileri aldılar. Hepimiz, oyuna sanki gerçekten 45 dakika varmış gibi makyajlarımızı yapmaya başladık.\n

\n

Adilenin makyajını hep ben yapardım. Kendisi yapamazdı.\n

\n

İki dakikada bir odamıza geliyor,Gazanfer Bey, makyajımı yapın diye tutturuyordu.\n

\n

Sonunda karşıma oturttum onu. Ağır ağır makyajını yapmaya başladım.\n

\n

Birinci zil verildiğinde makyaj bitmemişti. İkinci, üçüncü ziller verildiğinde de...\n

\n

Adilenin yüzünün yarısına makyaj yaptım. Perde açıldı.\n

\n

Ağlamaklı bir sesle, Şimdi ne yapacağım? Makyajım bitmedidedi Adile.\n

\n

Sen de profilden oynarsındedim.\n

\n

Adile kendini öyle sahneye attı. Biz hepimiz, sanki salonda seyirci varmış gibi ciddi ciddi oynuyorduk. Spotlar yandığı için salonu göremiyorduk tabii.\n

\n

Bir süre oynadık. Sonunda salondan yer göstericilerin kahkahaları yükseldi. Adile işi anladı. Ama olan olmuştu...\n

\n

***\n

\n

İkincisini Selim anlatıyor:\n

\n

Azakta Şöminedeki Ceseti oynuyoruz. Ben hem oynuyorum hem aksesuvarlara bakıyorum.\n

\n

Ölüden korkarım ben. Oyunda ceset olarak kullandığımız bir manken vardı; o bile ürpertirdi beni.\n

\n

Oyun başlamadan önce mankeni sahne arkasındaki yarı karanlıktan çıkarırdım. Benim için en sıkıntılı andı o.\n

\n

Bir akşam Gazanfer Bey, mankenin ağzına ufacık bir hoparlör yerleştirmiş. Hoparlörü de incecik bir kabloyla makyaj odasındaki mikrofona bağlamış. Benim haberim yok tabii.\n

\n

Mankeni alıp sahneye götürmek için oyundan önce kulise girdim. Yarı karanlıkta yanına yaklaştım. Tam elimi uzatmıştım ki, mankenden bir ses:\n

\n

Dokunma bana!\n

\n

Gerisini ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Zaten hatırlayan kim! Bayılmışım.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları