Ülkü Tamer

Sağım Solum Şair

03 Kasım 2012 Cumartesi

Geçen hafta Sökedeki edebiyat şenliğindeki bir toplantıda Fahri Özdemir Türkiyede ne çok şair olduğundan söz etti. Ama şiir kitapları kaç satıyor?dedi. Şiir yazanların onda biri bir şiir kitabı alsa, sanırım bu alanda dünya rekoru kırarız.

\n

Toplantıdan sonra iki anımı aktardım Fahriye.

\n

***

\n

Kırk yıl kadar oluyor. Gündüz otobüsüyle İzmire gidiyorum. Şoförün arkasındaki koltuktayım. Elimde bir kitap. Agatha Christienin bir romanı. Okumaya çalışıyorum. Karnım aç. Artık dursak da bir şeyler yesekdiye düşünüyorum.

\n

Sonunda, bir lokantanın önünde durduk. Kendimi aşağı attım. Atar atmaz da omzuma bir el yapıştı. Döndüm. Yaşlı bir adam.

\n

Beyefendi, ben en arka koltukta oturuyorum. Dikkat ettim, kitap okuyorsunuz. Demek ki edebiyata meraklısınız. Müsaade buyurun, size şiirlerimi okuyayım.

\n

Elini cebine atıp bir tomar kâğıt çıkardı. Koluma girdi. Beni edebiyata meraklı olmayan öteki yolcuların yanından uzaklaştırarak başladı şiirlerini okumaya.

\n

Hem okuyor, hem açıklamalar yapıyor:

\n

Beyefendi, dikkat buyurun. İstanbulun iki yakası... Avrupa yakası ile Asya yakası... Boğaz Köprüsünü bu iki yakayı birleştiren bir kolyeye benzetmişim. Nasıl buldunuz?

\n

Nasıl bulduğumu söylememe olanak vermiyor ki... Geçiyor bir başka şiire.

\n

Ataköye aslında Atakent denilmeliydi. Atamızın adına köy değil, kent yakışır. Ne dersiniz, beyefendi?

\n

Okudu, okudu... Yolcuların otobüste yerlerini almaları rica edilinceye kadar... Ne sözünü kesebildim, ne bir lokma ekmek yiyebildim.

\n

Ondan sonra da bir daha otobüste elime kitap almadım.

\n

***

\n

Daha da eski bir anı Trendeyim. Yolculuktan sıkılmışım. Bari restorana gidip bir çay içeyimdedim. İngilizce bir şiir antolojisi vardı yanımda. Onu alıp yemekli vagona geçtim. Masalar boş. Çayımı söyleyip kitabımı okumaya koyuldum.

\n

Biraz sonra orta yaşlarda bir adam geldi yanıma. Masaya oturmak için izin istedi. Bir çay da o söyledi.

\n

Ben kitabımı okuyorum, adam çaktırmadan beni izliyor. Bir süre sonra dayanamadı, Beyefendidedi,bir şiir kitabı okuyorsunuz galiba”...

\n

Evetdedim.

\n

Siz de şiir yazar mısınız diye sordu.

\n

Kazara Yazarımdesem yandık!

\n

Hayır dedim. Ben sadece okurum.

\n

Bir Türk gencinin, hele kitap okuyan bir Türk gencinin şiir yazmamasına pek akıl erdiremedi. Daha önce hiç işitmediğim, bugün de hatırlamadığım bir ad söyledi. Ahmet Filâncayı nasıl bulursunuz diye sordu.

\n

Bilmemdedim.Hiç şiirini okumadım.

\n

Peki, Mehmet Falanca?”

\n

Onu da bilmiyorumdedim.

\n

Sınama sürüyordu:

\n

Ali Bilmemkime ne dersiniz?

\n

Benim için telefon rehberinden rasgele seçilmiş adlar gibiydi bunlar. Acaba gerçekten Türk şiirinin bu kadar dışında mı kalmıştım?

\n

Onu da bilmediğimi söyleyince dayanamadı adam. Nasıl olur, beyefendi! dedi. Geçen hafta dört yıldız aldı!”

\n

Durumu nice sonra kavrayacaktım. Bir gazetenin pazar ekinde okurların şiirlerine yarım sayfa ayrılıyor, gönderilen şiirler üç yıldız, dört yıldız gibi değerlendirmelerle yayımlanıyordu.

\n

Masa komşum, bunun üzerine beni sınamayı kesti. Bir daha da ağzını açmadı. Öyle ya, dört yıldızlı bir şairi bile bilmeyen biriyle ne konuşabilirdi ki!

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları