Ben Olsaydım!..

06 Şubat 2009 Cuma

Sen olsaydın ne yapardın?..

Davosta yaratılan müthiş oyundan yalnızca saatler sonra Radyo Tatlısesteki Sesli Gazete programımda sıcağı sıcağına yaptığım yorumla birlikte günlerdir bana sorulan soru bu... Öncelikle belirtmem gerek; olay soğuduktan, Tayyip Beyin olay anında yaptıklarını, Türkiyeye döndükten sonra söylediklerini izledikten sonra da ilk yorumumda hiçbir değişiklik olmadı, tam tersine olayı çok doğru yorumladığıma karar verdim!..

Kısaca tekrarlamam gerekirse; Davosta önceden planlanmış, tamamen seçimlere dönük (ve de Arap dünyasında yaratacağı tepki bilinen) bir senaryo uygulandı ve başarıya ulaştı!.. Zaten başarılı olmaması da düşünülemezdi, çünkü panelin konusu, katılanların kimliği ve Tayyip Beyin özenle hazırlanmış sözlerinin yaratacağı dalga önceden inceden inceye hesaplanmıştı Buna bir de söz konusu oturumun Türkiyenin talebiyle gerçekleştiğini eklersek, senaryo tabak gibi çıkıyor ortaya!.. Şimdi gelelim bana sorulan soruya:

- Ben olsaydım ne yapardım?..

***

Ben olsaydım, düzeyi düşük bazı cümleler ve toplantıyı terk etmesi hariç, Tayyip Beyin yaptığını yapardım!..

Öncelikle omzuma dokunmaya, elimi tutmaya cüret eden yöneticiyi ağır biçimde haşlardım (ki Tayyip Bey bunu yapmadı!)... Yüksek sesle konuşan ve tahrik edici sözler söyleyen İsrail Cumhurbaşkanı Perese de anlayacağı dilden karşılık verirdim ama bambaşka ve çok daha etkili olacak, üstelik Batı kamuoyunda da anlaşılacak sözcüklerle...

Başbakanla benzeştiğimiz noktalar bu kadar!.. Burada sorulması gereken ikinci ve çok daha önemli soru ise şu:

- Ben ne yapmazdım?..

Öncelikle, o toplantıya asla önceden hesaplanmış bir senaryonun oyuncusu olarak katılmazdım. Vereceğim tepki o an, o salonda gelişirdi.. İçeride İsrail Cumhurbaşkanının yüzüne o kelimeleri söyledikten on beş dakika sonra Tavrım İsraile değil, moderatöre idi cümlesini asla kullanmazdım, kullanamazdım..

Siyaset arenasında yapılan hareketler, söylenen sözler doğal olarak eksi ya da artı hanenize yazılır bunu anlarım. Bunlar malzeme olarak da kullanılır, bunu da anlarım. Ama ben böylesine bir olayı bu kadar vıcık vıcık bir seçim malzemesi yapmazdım, yapamazdım. Üstelik İsraille Büyük Ortadoğu Projesinde böylesine sıkı fıkı işbirliği içindeyken, milyarlarca dolarlık silah alım anlaşmalarının altında imzam varken, Gazzeye bomba yağdıran İsrailli pilotların Konya Ovası’nda eğitildiği bilinirken, düzeyi biraz olsun yüksek tutmaya çalışırdım...

Tabii ben yukarıda sıraladıklarımıhesabı olmayan bir başbakan olarak yapardım!.. Yoksa Tayyip Bey, önünü arkasını bilerek girdiği o toplantıda, kendi mantığına göre en doğru olanı yapmış, hakkını da fazlasıyla vermiştir!..

- Başbakanla farkımız budur!..

Halife!..

Tam da düşündüğüm gibi oldu... Doğudan yükselen bir ses dedi ki:

- Erdoğan padişah ve halife olsun!..

Lübnanda yayımlanan Dar El Hayat gazetesinde yer alan Cihad El Hazen imzalı yazıda aynen şu satırlar yer aldı:

- Erdoğan bir Müslüman olarak bizi gururlandırdı... Osmanlı Devleti yeniden kurulmalı. Erdoğan halife ve padişah ilan edilmeli. Tüm Müslüman dünyasının başına geçmeli...

Lübnanlı yazar bilerek ya da bilmeyerek geçenlerde ölen ünlü Medeniyetler Çatışması kitabının yazarı Samuel Hunthington ve eski CIA Türkiye Masası şefi Graham Fullerin tezini tekrarlamış!. Onlar da yıllarca aynı nakaratı tekrarlamıştı:

- Türkiye artık bıraksın Atatürkü, Kemalizmi filan, Müslüman dünyasının başına geçsin, Batı ile İslam arasında köprü olsun!..

Yıllardır Batıda da konuşulan Yeni Osmanlılık”, “halifelikmeselesine gelince; ABDnin hem padişahlık hem de halifelik makamının aynı kişiye verilmesine göz yumacağını hiç sanmam. Öyle olsa ne diye Fethullah Efendiye yıllardır kol kanat gersin?.. Şöyle bir düşünce olabilir:

- Padişah Tayyip, halife Fethullah!..

e-posta: [email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkemizi Geri Almak 3 Ekim 2013
Ülkemizi Geri Almak 11 Temmuz 2013
İhanet!.. 4 Temmuz 2013

Günün Köşe Yazıları