Gücün Adaleti!..

27 Ekim 2011 Perşembe
\n

Çok ağır, kaldırması çok zor bir haftaydı...

\n

Önce 5, hemen ardından 24 şehidin acısıyla kavrulduk.. Bebekleri, küçücük çocukları mayına kurban vermenin acısıyla yandık.. Bir büyük oyunun, bir alçak senaryonun hayata geçirilmesi için, Türkiyenin elbirliği ile bataklığa çekilmesi için verildiği pek aşikâr kurbanlarımızın yasını tutarken bu kez depremle vurulduk..

\n

Ve bir kez daha acıyla tanık olduk ki, doğal afetler bizim için kaderdir!.. Gördük ki, bir depremde yalnızca yurttaşlar, çocuklar, bebekler ölmüyor, devlet de ölüyor!.. Anladık ki, hırsız müteahhit, ahlaksız denetleyici, namus düşkünü bürokrat yalnızca yurttaşın evinden değil, devletin hastanesinden, lojmanından, öğrencinin kaldığı yurttan, Adalet Bakanlığının cezaevinden de çalıyor... Bir kez daha ayırdına vardık ki, enkaz altında can verenler, yazgılarından dolayı değil, ilkellik, beceriksizlik, hırsızlık ve ahlaksızlık nedeniyle ölüyorlar..

\n

- Bir kez daha dehşetle fark ettik ki, biz aslında yönetilmiyoruz!..

\n

Bizi yönettiğini iddia edenlerin depremin üçüncü gününde yani insanlar sıfır derecenin altında donarken, yani enkaz altında olanların artık hiçbir umudu kalmamışken yaptıkları açıklamalar, aslında nasıl bir saldım çayıra, mevlam kayıra düşkünlüğünde yaşadığımızı, yaşatıldığımızı gösteriyordu. Örnek mi istiyorsunuz, alın size örnek:

\n

- Çadır dışında sıkıntı yok!..

\n

Ülkenin Başbakan Yardımcısı’nın yaptığı açıklama bu!.. Daha felaketin ilk dakikalarındaçadır, prefabrike ev, gıdayardımı teklif eden 30 ülkeyi reddeden, üç gün sonra aman yardımdiye aynı ülkelere başvuran hükümetin en tepedeki birkaç yetkilisinden biri!.. Çadır olmayınca, barınma olmayınca yaşam olamayacağını, gerisinin boş laf olduğunu bile idrak etmekten uzak bir pek yetkili yani!..

\n

- Kadere bak!..

\n

***

\n

Ama iş, rant”, “kitabına uydurma”, “zamanını kollama gibi cinliklere geldiğinde, aynı kafa için sınır yok!..

\n

Ülke bilinçli, koordineli, planlı bir vahşetin toprağa düşürdüğü evlatlarının ardından ağıt yakarken bir de baktık Alman adaletinin yüzyılın soygunu olarak damgaladığı, mahkûm ettiği, asıl elebaşları Türkiyede diye açıkça işaret ettiği Deniz Feneri davasının Türkiye ayağının sanıkları tahliye ediliverdi!.. Davanın savcılarının karşı çıkmasına rağmen mahkemenin 4 aylık tutukluluk halinin sürmesi durumunda bunun cezaya dönüşeceği gerekçesiyle tahliye kararı verdi..

\n

Bu karar şu soruyu çarpıcı biçimde gündeme taşıdı; ülkemizde birden çok adalet uygulaması mı var?.. Öyle ya bir yanda Dört aydan fazla tutukluluk olmaz, cezaya dönüşürdiyen adalet, diğer yanda 3-4 yıldır Silivride, tutuklu bulunan insanlar ve deliller toplanmadığıgerekçesiyle tahliye istemlerini sürekli reddeden adalet!.. Hangisi doğru? Hangisi adaletli? Hangisi adaletin gücü?

\n

- Yoksa Hangisi gücün adaleti diye mi sormalıydım?..

\n

İleri demokrasi giyotini!..

\n

Demokrasimiz ilerledikçe(!) ya da birilerinin sürekli kafamıza kaktığı gibi özgürler arttıkça! yurtsever, cumhuriyeti savunan, namuslu, erdemli gazeteci, yazar, bilim adamı sayısı hızla eksiliyor!.. Ya punduna getirilip Silivriye postalanıyor ya da bir şekilde işinden gücünden ediliyor yani susturuluyorlar!..

\n

Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Sevgili Ataol Behramoğlunun profesör olduğu pek bilinmez çünkü kullanmaz. Ataol, İstanbul Üniversitesi Slav Dilleri bölümünde öğretim üyesiyken Beykent Üniversitesi tarafından Rus Dili ve Edebiyatıbölümünü kurması için davet edildi. O da kabul etti. Son derece başarılı bir bölüm oluşturdu. Mükafatını da bu yıl sözleşmesinin yenilenmeyeceğini öğrenerek aldı!.. Anlaşılan, iyi saatte olsunlar devreye girmişti!..

\n

Star haberi dirilten, zirveye taşıyan Uğur Dündar-Yılmaz Özdil ikilisi de televizyon satılınca, açıkta kalıverdi! Aydın Doğan, Uğur Dündara sana önerebileceğim bütün koltuklar dolu demiş.. Vah vah, bir patronun kendisinin bile inanmadığı gerekçelere sarılması ne acı.. İleri demokrasinin giyotini işliyor..

\n

- Halkın haber alma özgürlüğü sizlere ömür!..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkemizi Geri Almak 3 Ekim 2013
Ülkemizi Geri Almak 11 Temmuz 2013
İhanet!.. 4 Temmuz 2013

Günün Köşe Yazıları