Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sultan Vahdettin ve Stockholm sendromu
Bir sultanın, bir devlet başkanının adının Stockholm
sendromu ile birlikte telaffuz edilmesi kulağa ve akla ters geliyor. Ancak
tarihe baktığımızda hemen herkesin birtakım insani reflekslerle bu sendromu
sergileyebileceğini görürüz. Önce Stockholm sendromunu hatırlayalım.
STOCKHOLM SENDROMU
1973’te Stockholm’de bir grup soyguncu bir bankada dört
kadın görevliyi altı gün boyunca rehin aldı. Kadın rehineler soygunculara
sempati beslediler, onlarla işbirliği yaptılar, kurtarıldıktan sonra onların
avukatlık ücretini ödediler hatta bir tanesi soygunculardan birisiyle evlendi.
Psikiyatrist Nils Bejerot bu olayı “Stockholm sendromu” olarak tanımladı. Bu
tanımlama, bir ruhsal hastalığa işaret etmese de kabul görmüştür. Zaten günlük
yaşamda böyle durumlara, “celladına âşık olmak” denilirdi.
Stockholm sendromu, yalnızca soygunla ilgili değildir,
günlük yaşamda zorbalığa maruz kalan pek çok kişide ortaya çıkabilir. Söz
konusu sendromda, kötü bile olsa güçlünün yanında yer alıp nemalanma, ona yaranarak
hayatta kalma isteği söz konusudur. Mağdurlar bazen kendilerini korumak için
zorbanın yanında yer alırlar bazen de zorbanın kendilerine yönelik en küçük
olumlu davranışını önemli bir ikram olarak algılayıp ona sempati duyarlar.
Sonuçta mağdur zorbayı müttefik olarak algılar. Bence bazı kadınların, “Kocam
değil mi, sever de döver de” demesi söz konusu sendromun tipik bir
belirtisidir.
SULTAN VAHDETTİN’DE STOCKHOLM
Tarihteki olayları, kişileri suçlamadan bir bütünlük
içinde ele almakta yarar vardır. Birinci Dünya Savaşı sonunda Müttefikler,
İngilizler başta olmak üzere İstanbul’u işgal etmişler, Yunanistan’a da
Anadolu’nun bir kısmını işgal ettirmişlerdi. Yani başkentini ve topraklarının
bir bölümünü zorbalıkla Osmanlı’nın elinden almışlardı. Ancak bu durumda
dedelerimizden bazıları işgalcileri destekledi. Kurtuluş Savaşı sırasında
İstanbul gazeteleri ısrarla, Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının beyhude
uğraştıklarını, İngilizlere karşı çıkmanın aptallık olduğunu yazdılar. Hatta
Kurtuluş Savaşı bittikten sonra İngiliz mandası olmamız gerektiğini savunanlar
oldu. Kalbi ve aklı ne demiştir bilemeyiz ama ne yazık ki davranışlarıyla
Sultan Vahdettin de bu İngiliz sempatizanları arasındaydı.
Sultan Vahdettin de bazı vatandaşları gibi işgalcilere
sempatiyle bakmış, onların isteklerini yerine getirmiş ve sonunda onlara
sığınarak ülkesini terk etmişti. Bu durumda toplumun bir kısmının, bazı
gazetecilerin ve sultanın, bir tür Stockholm sendromu sergilediğini
düşünebiliriz. Aslında bizdeki sendrom İsveç’tekinden daha vahim bir durum arz
eder. Çünkü soygunculara sempati duyan bankacılar bankanın sahibi değillerdi,
sadece birer çalışandılar. Oysa padişah dahil Osmanlı’daki İngiliz
sempatizanları ise bu ülkenin sahibiydiler. (Tarih boyunca Osmanlı’da mülk
padişahın malı sayılmıştı. Babaları ölen şehzadelere ulaşan haberciler onlara,
“Şehzadem, gel, mülkünün başına geç” derlerdi.) Yani Osmanlı’nın son döneminde,
İsveç’tekine kıyasla çok daha hayret ve üzüntü veren bir tablo ortaya
çıkmıştır.
Son Bizans İmparatoru ülkesini işgal edenlerle işbirliği
yapmamış, teslim olmamış, savaşarak ölmüştü. O bir kahramandı. Keşke Sultan
Vahdettin de işgal kuvvetlerine ateş edip Hasan Tahsin gibi şehit edilseydi.
Neyse, geçmişi geçmişte bırakalım, yazdığım bir tiyatrodaki son cümleyi tekrarlamak istiyorum: “Padişaha rahmet, halka cumhuriyet.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Savunma sanayi firmalarının ürünleri, Din dersinde!
- Korhan Berzeg olayında yeni gelişme
- Akşener'den kurultayda 'veda' konuşması
- Polis meslektaşlarına ateş etti
- Kadınlara 'Cehennemde yanacaksınız' diye bağırdı
- Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Genel Başkanı oldu
- 'Türkiye ilk etkilenenlerden olacak...’
- İYİ Parti'de tarihi kurultay: Seçim üçüncü tura kaldı!
- Seçim ikinci tura kaldı
- Rakı fiyatlarına büyük zam