'Uzun tutukluluk kaygı verici'

07 Mayıs 2010 Cuma

Türkiye’yi basın özgürlüğü alanında 196 ülke arasında 106. sıraya yerleştiren Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’nu kaleme alan Freedom House (Özgürlükler Evi) yetkilisi Karin Deutch Karlekar, Türk basınını “kısmen özgür” kategorisine koymalarında Ergenekon davasında yaşanan kaygı verici tutukluluk süreleri ve Doğan Grubu’na yapılan baskıların etkili olduğunu açıkladı.

Geçen hafta açıklanan Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’nun raportörü Karlekar, Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu hakkında da ayrı bir rapor hazırladı. Önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen Türkiye Raporu’nun temel unsurlarını Cumhuriyet’le paylaşan Karlekar, Türkiye’de basın özgürlüğünün önündeki engelleri şöyle sıraladı:

İktidar-Doğan Grubu kutuplaşması: 2009 yılına iktidar partisi AKP’nin beğenmediği basın kuruluşlarını ezme girişimleri nedeniyle medya ile arasında yaşanan kutuplaşma damgasını vurdu. Doğan Grubu’na Maliye Bakanlığı tarafından şubat ayında kesilen 537 milyon dolar ve eylül ayında kesilen 2.4 milyar dolarlık cezalar Avrupa Birliği gibi dış gözlemciler tarafından basın özgürlüklerinin baskı altına alınması olarak değerlendirilmiştir. Bu baskının arkasında iktidar partisinin eksiklerinin ve 2008’deki İslami yardım skandalına karışmasının Doğan Grubu tarafından ısrarla haberleştirilmesinin yattığı belirtiliyor. Biz de bu gözlemlere katılıyoruz. Bunun sadece vergi meselesi olduğunu düşünmüyoruz. Cezanın siyasi nedenlerle verildiği düşüncesindeyiz ve bundan kaygı duyuyoruz. Türkiye’nin basın özgürlüğü alanında bu yıl daha da geriye gitmesinde bu kutuplaşma etkili olmuştur.

Ergenekon paranoyası:
Hükümeti devirmeye yönelik Ergenekon örgütü iddialarını çevreleyen paranoya, Cumhuriyet gazetesinin dinlenmesine kadar varan hükümet soruşturmalarını tetiklemiştir. Hürriyet gazetesi, dinlemenin Türk mahkemelerinin onayı olmadan yapıldığına ve dinlemeler arasında Cumhuriyet muhabiri İlhan Taşcı ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Kılıçdaroğlu’nun diyaloglarının yer aldığına dikkat çekti. Bunun yanı sıra gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile İzmir Demokrat Radyo Haber Koordinatörü Nadiye Gürbüz Ergenekon üyesi oldukları iddiasıyla tutuklandılar. Gürbüz serbest bırakılırken Balbay hâlâ tutuklu durumdadır.

Raportör Karlekan, rapordaki bu tespitlerine ek olarak Balbay’ın 1.5 yıla yaklaşan tutukluluk süresi için de şu değerlendirmeyi yaptı: “Davanın içeriğini bilmemekle birlikte nedeni ne olursa olsun herhangi bir kimsenin yargı önüne çıkarılmadan yıllarca bekletilmesi ve tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmesi çok kaygı vericidir. Türkiye’de basını ‘yarı özgür’ olarak değerlendirmemizdeki etkenlerin arasında temel faktör olmasa bile Ergenekon soruşturması da yer almaktadır. Bu konu, medyanın genel durumuna olumsuz etki yapmaktadır.”

Raporda, Türkiye’deki basın özgürlüğü konusunda yer alan diğer tespitler ise şunlar:

Dink Davası:
Basına yönelik tehditler ve tacizler şiddet eylemlerinden daha yaygındır. Hrant Dink’e 2007’de düzenlenen suikast, derin devlet tarafından geliştirildiğine inanılan bir örgütün oluşumuna işaret etmiştir.

Medyanın ekonomik yapısı:
Medya kurumlarının patronluğu meselesinde de Türkiye’de önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu konuda yeterince şeffaflık yoktur. Medya dört büyük grubun tekelinde toplandığı için, muhabirler ve editörler patronların iş bağlantılarına zarar verecek konularda haber yapmaktan kaçınmaktadır. Bu, hükümetin ya da ilan verenlerin eleştirilmesinden kaçınmaya kadar varmaktadır.

Eleştirileri yabancılardan okuyoruz:
Türk basınının haber kalitesi oldukça zayıftır ve vurgu daha çok köşe yazarları üzerindedir. Hükümete ve politikalara yönelik eleştiriler ile farklı görüşlere daha ziyade bağımsız gazeteler ya da yabancı yayın organları yer vermektedir.

İnternet yasakları: Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 34.5’i 2009’da internete girdi. Ancak 2007 ile 2009 arasında yaklaşık 3 bin 700 web sitesine erişim yasaklandı. YouTube yasağı ikinci yılını doldurdu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları