Veysel Ulusoy

Enflasyon menflasyon!

28 Ocak 2024 Pazar

Enflasyon oranları üzerinde derin bir tartışma sürüp gidiyor son zamanlarda...

Öyle, böyle değil!

Mahfi Hoca’nın Türkiye’de yaşanan enflasyon çeşitlerini tanımlaması ve enflasyonun nedenlerine eğilmesi, konuyu son zamanlarda daha da dinamik bir aşamaya taşımıştır. 

Her şey vardı bu tanımlarda. 

İşletmelerin kâr hırsından dolayı oluş(turul)an fiyatlamalardaki akıldışı değişimler ile ürünü küçülterek yaratılandan tutun, sadece fiyat değişimi ile ifade edilmeyecek enflasyon türlerinin hemen hepsi oradaydı.

Esasında literatürde olsa da olmasa da tüm bunları içeren bir ekonomik ortamı canlı canlı tecrübe ediyor halkımız. 

***

Öte yandan enflasyonu kendi içindeki tanımlamalarla ifade etmek ve nedenselliği içsel yapıda aramak fotoğraftaki ayrıntıları kaçırmak anlamına gelir. Diğer bir ifadeyle, enflasyonun nedenlerini kendi tanımlarında aramak sanırım birçok ayrıntıyı gizler.

Örneğin sanayi üretimine bakmadan, ulusal gelirdeki verileri detaylı incelemeden, para politikası adı altında uygulandığı söylenen akıldışı işlemleri görmeden ve dışarıdan ithal edilen enflasyonun etkilerini azaltma çabasına girerek dövizi baskılayan anlayışı anlamadan, enflasyonu tartışmak sonuç ile neden arasındaki bağı zayıflatır.

ENFLASYONUN ÜRETİM BAĞI

Daha geçen günlerde, 2023 yılı kasım ayı sanayi üretim verileri açıklandı. Buna göre sanayi üretimindeki büyüme bir yıl boyunca kocaman bir sıfıra eşit olurken aylık sanayi üretimi de yüzde 1.4 azalmış.

Hakkını yemeyelim ofisimizin...

Verileri pozitif tarafta tutmak için son 12 ayın büyüme oranını binde 2 olarak vermiş.

***

Sağlıklı bir ekonomide sanayi üretimi kararlı bir seyir takip eder ve büyüme oranları azalsa da büyük çoğunlukla hep pozitif alanda yer bulur. 

Bizde nasıl diye örneğin son 226 aya (baz yılı olan 2015’ten bu yana) baktığımızda bunun 132’sinde artı, kalan 94’ünde eksi alana yayılmış üretim değişim oranlarını görüyoruz.

Fazla söze gerek yok bu fotoğrafta. İthalata sıkı sıkıya bağlı, 100 dolarlık ithalatın 92 dolarını sanayi ve yatırım ürünlerine ödeyen bir ülkede sanayi üretiminin bu zayıflığı, doğal olarak kendini işsizlik ve enflasyon verilerinde ele verir.

Yüzde 9’lara yapıştırılmış bir işsizlik oranı ve yüzde 60’lara çivilenmiş bir enflasyon oranının gerçek olmadığını sanayi üretiminin bu zaman grafiğinde görebilirsiniz. Biraz daha detaya inerseniz, dövizi baskılamanın maliyeti ile sanayideki cılız büyüme arasındaki o kuvvetli bağı da hissederseniz.

Fırsat maliyeti üzerine kurulmuş ekonomik yaklaşımlarda, müdahale edilen bir alanın başka bir alanda hastalığa neden olacağını her ekonomist bilir. Yolsuzluğun ve buna ilişen doyumsuzluğun yarattığı girdap içinde dönüp duran ekonomimizde, sanayi üretimini kararlı hale getirmeden dövizi baskılayarak, tüketimi kısarak ve ne olduğu belli olmayan faiz belirleme sürecini tartışarak ekonomiyi düzeltmek mümkün değildir.

Hele de tüm bunları Arjantin’de devlet başkanı ve yakınlarının yaptığı gibi, verileri masa başında kurşun kalemle belirlemekle hiç değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerel 21 Nisan 2024
Döviz kuru şoku 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları