Yahya Arıkan

Borç Para Veren, KDV'yi de Düşünmeli!

26 Ağustos 2011 Cuma
\n\n\n

Yeni Türk Ticaret Kanunu uyarınca şirketlerin; ortakları, yönetim kurulu üyeleri ve bunların yakınlarına borç veremeyeceğini, daha önce bu köşeden sizlerle paylaşmıştık.

\n

Ancak aynı yazımızda, bu tür borçlanma ilişkilerinde vergi kanunlarının, vergi matrahının aşındırılmasını engelleyici hükümler barındırdığını da belirtmiştik. Bu kapsamda vergi mevzuatı borç paranın faizsiz verilemeyeceğini kabul eder ve ilişkili ya da ilişkisiz bütün kişilere borç olarak verilen paralardan faiz geliri elde edildiğini varsayar.

\n

Aslında son yıllarda işletmeler de bu varsayımı kabul ettiler ve faiz geliri elde etmemiş olsalar bile borç olarak verdikleri paralar üzerinden faiz geliri hesaplayıp fatura düzenlemeye başladılar.

\n

Ancak düzenlenen bu faturalarda elde edilen veya edildiği kabul edilen faizler için Katma Değer Vergisi mi, yoksa Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mi hesaplanması gerektiği hep tartışıldı. Mükellefler, oran düşüklüğü sebebiyle BSMV hesaplamayı tercih ettiler ya da borç para verme işinin bir hizmet olmadığı iddiasıyla KDV de hesaplamadılar BSMVde. Vergi idaresi ise borç verme işinin bir finansman hizmeti olduğunu iddia etti ve bu hizmetin oran yüksekliği nedeniyle KDVye tabi tutulması gerektiğini belirtti.\t

\n

6009 sayılı kanunla Gider Vergileri Kanununda yapılan değişiklik ve 87 numaralı tebliğ ile bu tartışma artık sona erdi.

\n

Anılan kanunun 28. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan banker tanımında devamlı olarak yapanlaribaresi 6009 sayılı kanunla esas iştigal konusu olarak yapanlarşeklinde değiştirildi. Bu değişiklikle, banker sayılmak için aranan devamlılık koşulu söz konusu işlemlerin esas iştigal konusu olarak yapılması şeklinde yeniden belirlendi.

\n

Bir işlemin esas iştigal konusu olarak yapılması, işletmenin kuruluş gayesi ve bu gayesini gerçekleştirmek için yapmakta olduğu işlem veya işlemlere bakılarak belirlenecek. Örneğin, inşaat ve otelcilik alanında faaliyet gösteren bir şirket, borç para verme işini esas faaliyet konusu işlemleri ile birlikte yapabilir. Bu şirketin gerek kullandığı yabancı kaynaklardan gerekse öz kaynaklarından sağladığı fonları ortaklarına veya üçüncü kişilere faiz karşılığında kullandırması işlemi şirketin esas faaliyet konusunun inşaat ve otelcilik olması nedeniyle BSMVye tabi olmayacak, KDVye tabi olacak.

\n

Lafın kısası, borç veren işletmelerin artık daha dikkatli olmaları gerekiyor, elde edilen faiz geliri üzerinden yüzde 18 oranında KDV hesaplanması gerektiği artık tartışılmıyor.

\n\n\n

KOBİlerin SGK çilesi sürüyor

\n

\n\n\n

Özellikle 2000 yılına kadar çalışanların en büyük sıkıntısı, tam ay çalışılmasına rağmen aylık çalışma sürelerinin 5-10 gün olarak SSKye bildirilmesiydi.

\n

Bunun engellenmesi için ilk defa 4447 sayılı kanunla, 1 Ocak 2000 tarihinden geçerli olmak üzere eksik gün bildirimi yürürlüğe konuldu. Yapılan düzenlemeyle, işverenlerin çalıştırdıkları işçilere ait prim ödeme gün sayısının eksik bildirilmesinin önlenmesi ve bir oto kontrol sistemi getirilmesi amaçlandı...

\n

Aradan geçen 10 yılı aşkın süre içinde ülkemizde eksik gün bildirimi sorunu ortadan kalktığı gibi, hem işçilerde hem de işverenlerde sosyal güvenlik bilinci önemli ölçüde oluşmuş oldu.

\n

Ancak 7-8 yıl boyunca neredeyse hiçbir işlem yapmayan SSK/SGK yönetimi, son 2-3 yıl içinde eksik gün bildirimini adeta bir ek gelir olarak uygulamaya başladı. Öyle ki, eksik gün gerekçeleri SSK/SGK müdürlüğüne verilmesine rağmen kurum personeli arşivden bulamadığı için geçerli kabul etmeyerek para cezası bile uyguladı. Hatta kimi zaman eksik gün belgelerinde şekil şartına uyulmadığı gerekçeleriyle dahi ceza verildi.

\n

Üstüne üstlük bazı SGK müdürlükleri part-time sözleşmeleri kabul etmeme, ücretsiz izin dilekçelerini ve puantajları almamaya başladı.

\n

İşte sıkıntıyı tam da bu aşamaya gelmişken, SGKye verilen eksik gün bildiriminde değişiklik yapıldı ve birçok işletme için eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde belirtilmesi yeterli sayıldı.

\n

Bu düzenleme içinde örneğin, genel bütçeye dahil daireler, özel bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediye ve il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler kapsama alındı. Aynı şekilde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlar, sendikalar, vakıflar, bankacılık kanunu kapsamındaki kuruluşlar ve daha birçok işyeri düzenlemede tek tek anıldı.

\n

Artık bu kapsamda 50 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara istinaden, özel sektör işyerleri için ayrıca eksik gün bildirim formu ile eki belgeler aranmayacak.

\n

Ancak bu işlemleri yürütmekte en büyük sorunu yaşayan küçük ve orta ölçekli işletmelerde haksız ve hukuksuz para cezaları uygulanmaya devam ediliyor. Bize göre çare, eksik gün bildirimi uygulamasının tüm işyerleri için kaldırılmasıdır.

\n\n\n

ÖĞRENCİLİK BİTİNCE SAĞLIK YARDIMI NE OLUR?

\n

\n\n\n

Üniversite son sınıfta okuyorum. Mezun olunca, babamın emekliliği üzerinden sağlık yardımı almaya devam edebilir miyim? Yasar Erdem

\n

\n

Babanız üzerinden sağlık yardımı alabilmeniz için üniversite öğrencisi olmanız gerekmekte. Öğrenciliğiniz sona erdiğinde bu hakkı kaybedersiniz.

\n

\n\n\n

SORU - CEVAP

\n\n\n

Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları