Yahya Arıkan

Yatırımcılarda 'Genel Tebliğ' heyecanıAlacağı ödenmeyen işçi ne yapmalı?

06 Mayıs 2011 Cuma
\n\n\n

Gelir ve kurumlar vergisi beyanında bir dönemi daha geride bıraktık. Bir kez daha umutlu ve heyecanlıydık. Çünkü yatırım yapan ve indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanmak isteyen mükelleflerin sorunlarına ilişkin açıklamalar yapan Genel Tebliğin çıkmasına yönelik beklentimiz yüksekti ama yine olmadı.

\n

Yatırım indirimi uygulamasına kademeli olarak son verilmesiyle birlikte yeni yatırım teşvik sistemi 2009/15199 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe girmişti. Bu teşvik sistemine ilişkin 14 Nisan 2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2011/1597 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile de kapsamlı değişiklikler yapıldı.

\n

Bu sistemin en büyük vergisel yansıması ise Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde düzenlenen indirimli gelir ve kurumlar vergisi uygulaması şeklinde karşımıza çıkmakta. Bu sistemde yatırım tamamlandıktan sonra, o yatırımdan elde edilecek kazanca indirimli vergi oranı uygulanarak yatırımlar devlet tarafından finanse ediliyor. Yani, bu yatırımlara doğrudan destek sağlamak yerine yatırım tamamlandıktan sonra o yatırımdan elde edilecek kazanca vergi indirimi uygulanması öngörülmüş. İndirimli vergi uygulaması 2009 yılında başlamıştı. Ancak, bu uygulama tamamlanan yatırımlardan elde edilecek kazanca yapılacağı için 2009 yılında hayata geçme şansını fazla bulamadı. Sadece modernizasyon ve genişletme (tevsi) yatırımları açısından uygulama şansı oldu.

\n

2010 yılında ise hem bazı yatırımlar tamamlanıp bu yatırımlardan kazanç elde edilmeye başlandı hem de modernizasyon ve genişletme (tevsi) yatırımlarının sayısı arttı.

\n

İndirimli vergi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi ise KVKnin 32/A maddesi ile Maliye Bakanlığına verildi. Ancak, her nedense Maliye Bakanlığı bu yetkisini bugüne kadar kullanmadı. Oysa yatırımcıların bu uygulama ile ilgili ciddi sorunları var. Ayrıca, Bakanlar Kurulu Kararlarından yetki alan Hazine Müsteşarlığı tarafından çıkarılan tebliğlerle vergi düzenlemeleri arasında çelişkili durumlar mevcut.

\n

Bu sorun ve çelişkileri kısaca şöyle özetleyebiliriz:

\n

1- Bina yatırımı harcamalarının uygulama kapsamına girip girmediği konusunda tereddütler vardır.

\n

2- Yatırıma başlandığının kabul edilmesi için yapılması gereken harcamaların, indirimli gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında dikkate alınıp alınmayacağı belirsizdir.

\n

3- Şahıs şirketlerinde uygulamanın şekli belirsizdir. Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler için de aynı belirsizlik vardır.

\n

4- Komple yeni yatırımlar ile genişletme (tevsi) yatırımları dışında kalan yatırımlarda (modernizasyon, ürün çeşitlendirmesi, entegrasyon) vergi indiriminin ne şekilde uygulanacağı belli değildir.

\n

Teşvik uygulamasının altyapısı Bakanlar Kurulu kararları ile yapılmıştır. Hazine Müsteşarlığı bu uygulama ile ilgili olarak üzerine düşeni yapmıştır. Ancak, Maliye Bakanlığı konuya ilişkin düzenleme yetkisini ısrarla kullanmamaktadır. Oysa yatırım yapan veya yapma niyetinde olan mükellefler Maliye Bakanlığının tebliğini heyecanla beklemektedir. Umarız bakanlık bu heyecanı bir an önce giderir.

\n\n\n\n\n

alışma hayatında işçilerin en çok mağdur oldukları konuların başında, ücret, fazla mesai, izin parası, ihbar ve kıdem tazminatı gibi haklarının ödenmemesi geliyor.

\n

İşçilerin bu alacaklarının ödenmemesi halinde doğrudan mahkemeye gidebilmeleri mümkün olduğu gibi, bölge çalışma müdürlüğüne şikâyet yoluna da gidilmesi mümkün. torba kanunla yapılan düzenlemeye istinaden iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikâyetleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlükleri de inceleyebilmektedir.

\n

Teftiş, denetleme ve incelemeler sırasında işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen başka kişiler; izleme, denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri ve işçi şikâyetlerini inceleyen bölge müdürlüğü memurları tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek; iş müfettişlerinin görevlerini yapmaları için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek, bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.

\n

Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikâyetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir.

\n

İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına, istenirse ilgili taraflar otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edebilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.

\n

Torba kanunla yapılan bu düzenlemeye göre, iş müfettişi denetimi sonucunda düzenlenen raporlara karşı 30 gün içinde iş mahkemesine itiraz edilmesi gerekmektedir. Aksi halde işçi alacaklarının icra yoluyla tahsili gündeme gelir.

\n\n\n

BASİT USULE TABİ MÜKELLEF, SSK’Lİ OLABİLİR Mİ?

\n\n\n

SSKsi 4-A olarak devam eden biri basit usulde vergi mükellefi olduğu takdirde Bağ-Kurlu olmak zorunda mı, yoksa kesinti olmaksızın SSKsi devam eder mi? Biliyoruz ki, basit usul değil de normal vergi mükellefi olsa Bağ-Kura geçmesine gerek olmuyor. Ensar Yılmaz

\n

Öteden beri SSKli olan ve SSK sigortası ortak olmadığı başka işyerlerinde devam eden bir kişi basit usulde vergi mükellefi olunca ve kesintisiz SSK sigortalılığını devam ettirirse SSK sigortası devam eder. Bağ-Kurlu olmaz.

\n\n\n

SORU - CEVAP

\n\n\n

Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları