AKP Sermayesinin Niteliği

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Geçen haftanın yazısında kaynaklarıyla açıklandığı gibi, AKP dönemi sermaye birikiminin belirleyici özelliği, sermayenin yükselen bir eğilimle hükümete bağımlı duruma gelmesi; giderek tam teslimiyetidir. AKP öncesi sağcı iktidarlardan farklı olarak, dinsel bir özellik taşıyan bu birikim süreci, kaçınılmaz olarak çok kapsamlı sonuçlar doğuruyor.
Daha somut olarak, bir tarafıyla AKP’ye teslim olan sermaye, diğer tarafıyla da
beyinleri ve giderek tüm toplumu AKP adına teslim alıyor!

\n

***

\n

Sermayenin AKP’ye teslimiyetinin etkileri üç ana başlık altında toplanabilir.
Birincisi, sermaye AKP’ye teslimiyet
sürecine girince, kendi işyeri yönetimini de büyük ölçüde buna göre yapılandırıyor. Çalıştırdığı insan gücü, baştan sona, bu anlayışa göre biçimleniyor; çalışanların yaşam biçimi de dinselleşiyor.
On bir yıla yaklaşan iktidarı boyunca kamu
bürokrasisinin köşe başlarını kendi anlayışına uygun insan gücü ile dolduran AKP, benzer bir kadrolaşmanın kendisine teslim olan özel sermaye tarafından gerçekleştirilmesi için elinden geleni yapıyor.
Açıktır ki, yargının ve eğitimin yeniden yapılanmasıyla
bütünleşen böyle bir işgücü yapısından, ne bilinen anlamda bir emekçi sınıfı doğar ne de işçi ve memur haklarını savunan özgün bir hareket gelişebilir.
İkincisi, nitelik değiştirerek AKP’ye teslim olan sermayenin asıl yıkımı
basın yayın alanında yaşanıyor. Hapsedilenleriyle, sermayenin işten çıkardıklarıyla ve kalanların özgürlüklerinin iyice kısıtlanmasıyla baskıcı ve bunaltıcı bir basın-yayın ortamı oluşuyor.
Yıkım başlıyor;
toplum tek yönlü, gerçekdışı ve bilim dışı haber, yazı ve yorumlar, gerçeklerin yerine içi boş ve kısır tartışmalar, yalanlar, hurafelerle körleştiriliyor. Sonuçta, körleşerek demokratikleşen(!) bir toplumsal yapı oluşuyor!
Üçüncüsü,
niteliği değişen sermaye bilim, kültür ve sanat alanlarında da kendi anlayışını giderek artan oranda egemen kılıyor; uygun deyişiyle kendi kültürünü ve onun insanını yaratıyor. Anlı şanlı İslamcı öğretim üyeleri bile müziğin her türlüsünü uygunsuz buluyor!
Bir taraftan insanın önemsizleştirilmesi süreci, ölüme övgülerle kutsanıyor; bir taraftan da bilim, kültür ve sanatın ana özelliği olan
eleştirel bakış; nesnellik ve yaratıcılık kaçınılmaz olarak ya çok sınırlı bir alana sıkışıp kalıyor ya da yok olma yoluna giriyor. Bunların yerini, hiçbir evrensel değeri olmayan fizikötesinin sözcük oyunları alıyor. Çocukların ve gençlerin örnek alacakları beyinler ve eller tümüyle bu anlayış ve değerlere göre biçimleniyor. Eskiye dönüşü kutsayan; yaratıcılığın ve bilimsel düşüncenin giderek yadsındığı bir toplumsal ortam yaratılıyor.

\n

***

\n

AKP eksenli sermaye birikimi süreci daha ileri bir toplum düzenine geçişin yollarını tıkamaktadır. Sağlıklı bir ekonomik ve toplumsal gelişmenin önkoşulu olarak, sermayenin AKP’nin uydusu olmaktan bir an önce kurtulması gerekir.
Bu,
olanaklıdır!
Bunun için sermayenin
en azından kapitalist ekonominin ilke ve kurallarına göre işlemesinin bilinçli bir biçimde istenmesi gerekir.
Kapitalist düzenin kendi
ilk ilkesidir: İktidar değişik sermaye kesimlerine hiçbir ayırım yapmaksızın eşit uzaklıkta durmalıdır. Bu yapılmazsa kapitalizm kendi kuyusunu kazar. Rekabetçi bir birikim ortamı ve sermayenin toplumsal sorumluluğu da ancak bundan sonra gündeme getirilebilir.
Başta siyaset, AKP
dışı kamuoyunun, iktidar-sermaye bağının, özellikle basın-yayın ve ihale sistemi ayaklarıyla, tarafsız bir yapıya kavuşturulmasına çalışması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

\n

***

\n

CHP Prof. Dr. Mehmet Haberal’a geçmiş olsun diyor; Balbay ve diğer haksızlığa uğrayanların da bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları