Artuklu Duyarsızlığı

28 Nisan 2014 Pazartesi

Mardin Artuklu Üniversitesi’nde (MAÜ) bir bilimsel toplantının yapılması engellendi. Söz konusu engellemeden çok daha olumsuz olan, bu konuda sergilenen toplumsal duyarsızlıktır.

***

MAÜ’de eşcinsellik üzerine 17 Nisan’da yapılacak bir bilimsel toplantının başına gelenler basında şöyle yer aldı:
“Panel Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen bir haber sitesi tarafından ‘ahlaksız etkinlik’ diye duyurulunca iptal edildi. Ancak iptal yetmedi, etkinliği organize eden öğretim üyesi için, ‘O sapık gitmeli’ kampanyası başlatıldı. Bunun üzerine MAÜ’nün 12 öğretim üyesinin yayımladıkları bildiride, ‘Akademik özgürlük alanını yok eden bu dayatmalar karşısında sessiz kalmak hatadır. Fakültemizin, üniversitemizin, misafirlerimizin, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen öğretim elemanlarının ve farklı etnik, sosyo-kültürel ve dinsel kökenlere sahip öğrencilerimizin akademik varlığının linç diline hedef yapılması üzücüdür ve hukuk dışıdır. Nefret, iftira ve ötekileştirme ile akademik etkinliklerimiz engellenmemelidir. Bilimsel etkinliklerimiz hiçbir biçimde inanca, ırka, dile, dine, yaşam biçimine hakaret etmemektedir. Hiçbir grubu veya kişiyi hedef almamakta ve kimsenin değerlerini aşağılamamaktadır. Buna rağmen, son olayda gördüğümüz gibi, hedef alınıp aşağılanmakta, tehdit edilip korkutulmak istenmekteyiz. Büyük çabaya, özveriye, emeğe dayanan kurumumuzdaki hiç kimse, bu üzücü ve onur kırıcı muameleyi hak etmemektedir’ denildi.” (İsmail Saymaz, Radikal 21 Nisan)

***

Bu olay karşısında sergilenen kamuoyu duyarsızlığı, gerçekten tarihseldir.
Engellemeyi siyasal İslamcı bir grubun yaptığı öne sürüldüğüne göre, her şeyden önce bu toplumda İslam dini adına resmen tek söz sahibi olan DİB-Diyanet İşleri Başkanlığı’nın konu ile ilgili kamuoyuna bir açıklama yapması gerekirdi. Halktan toplanan vergilerden kendisine bu yıl geçen yıla göre yüzde 18.2 bir artışla Kültür ve Turizm, Ekonomi, Kalkınma ve Çevre bakanlıklarının toplam bütçelerine eşit ve 11 bakanlıktan daha fazla bütçe ödeneği ayrılan DİB’in bugüne dek böyle bir açıklama yapmaması ayrıca sorgulanmalıdır.
İkinci olarak, MAÜ yönetimi, yapılacağını açıkladığı bir bilimsel toplantıyı bir kesimden eleştiri geldi diye iptal etmemeliydi. Çünkü bu baş eğme gelecekte şu ya da bu kesimler tarafından karşı çıkılan her toplantının yapılmaması sonucunu doğurur; üniversiteyi üniversite olmaktan iyice çıkarır. Ayrıca olayı kınama MAÜ’de yalnız 12 öğretim elemanının değil, tümünün, onlarla birlikte öğrenci topluluklarının işi olmalıydı.
Üçüncüsü, uygarlıklar kenti Mardin’in Valisi ve kamuoyunda özgürlükçü kimliğiyle bilinen şimdiki Belediye Başkanı kentlerinde bilime böyle bir engelleme olduğunda, bunlardan birincisi görevi gereği özgürlüğü koruyucu güvenlik önlemlerini almalı ve ikincisi de açıklamalarıyla bilimsel özgürlüğün yanında durmalıydı.
Dördüncüsü, bu ülkenin bilim ile ilgili tüm kurumları, üniversiteleri, TÜBİTAK’ı, YÖK’ü, TÜBA’sı, eninde sonunda kendi varlık nedenlerinin yok oluşu anlamına geleceği için böyle bir engellemeye var güçleriyle karşı durmalıydı.
Beşincisi, başta kendisi de öğretim üyeliğinden gelen Milli Eğitim Bakanı ve MAÜ Rektörü’nü atayan en üst makamda bulunan Cumhurbaşkanı olmak üzere, iktidarıyla ve muhalefetiyle siyasetçilerin tamamı, bu olay bağlamında bilim özgürlüğünü güçlü bir biçimde savunmalıydı. Siyasi parti genel başkanları, hiç olmazsa olaydan beş gün sonra, 22 Nisan günü, verdikleri salı vaazlarında konuyu ülkenin gündemine getirmeliydi. İlginçtir ki, siyaset dünyasından bir tek DSİP-Devrimci Sosyalist İşçi Partisi olayı kınandı.

***

Artuklu olayı bilimsel özgürlüğün yalnız bir üniversiteden kovulması değildir; ülkenin tamamından kapı dışarı edilmesidir. Çünkü, bilimsel özgürlük bir bütündür; ülkenin herhangi bir yerinde onu boğazlarsanız, her yerinde tamamını yok etmiş olursunuz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları