Barışın Olmayan Ayağı

25 Mart 2013 Pazartesi

Kürt sorunu yeni bir aşamaya taşınıyor. İmralı ziyaretleri sonrasında yaşananlar; Nevruz’la gelen ateşkes kararı, özellikle de ülkenin bölünmesine yol açmayacak bir barış umudunun doğmuş olması, çözüm yönünde yeni adımlar atılacağını kanıtlıyor.
Ancak süreç Kürt-İslam sentezi eksenine yerleştiriliyor. Böyle olunca gidişin
evrensel hak ve özgürlükler düzleminde sorgulanması giderek daha fazla önem kazanıyor.

\n

***

\n

AKP’nin; hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı, basın özgürlüğü, üniversite özerkliği, katılımcı siyasal yapı ve bunların kurumlaşması gibi ana konularda ülkeyi ne duruma getirdiği, her gün somut örnekleriyle yaşanıyor.
Öte yandan, kamuoyuna yansıyan son açıklamalarda, PKK’nin bu konularla, yani,
demokrasinin evrensel değerleriyle ilişkisine hiçbir açıklık getirilmiyor; bu çok önemli ve yaşamsal alan tamamıyla geçiştiriliyor.
Yıllar öncesinde, gerçekte sadece söylemde kalan solculuğunu da bir tarafa bırakan PKK, tarihsel gelişme çizgisinin kanıtladığı ve niteliğinin bir sonucu olarak, toplumun Kürtlerin dışında kalan
solcu ve ilerici kesimleriyle işbirliği yapmadı ya da nesnel olarak yapamadı. Kendi içinde de bölgenin yarı feodal üretim yapısını sorgulamadı; örneğin, yöre insanının ekonomik özgürlüğüne temel olacak bir toprak reformunu bile önermedi.
Daha genelde,
tüm kesimleriyle toplumun yaşadığı hukuksuzluklar, ağır baskılar, hak ve özgürlüklerin sınırlanması, eşitlik kavramının hiçe sayılması, eğitimin çağdaşlıktan uzaklaştırılması; basın-yayının, sendikaların, üniversitelerin ve bilimin yanlış ve çağdışı biçimlendirilmesi girişimleri; sanatın küçümsenmesi ve giderek sermayenin AKP yönünde el değiştirmesi gibi gelişmeleri Kürt siyaseti yalnızca izledi.
Böyle bir özgeçmiş, PKK’nin AKP ile işbirliğinin
sıradan bir burjuva demokrasisinin temel hak ve özgürlüklerini gündeme getirmesine bile olanak tanımıyor.
Son İmralı kaynaklı açıklamalar bir kez daha kanıtlıyor ki, AKP-PKK
işbirliği kendisine, sözüm ona, antiemperyalist bir söylem gömleği giydirilmeye çalışılan İslam enternasyonalizmi ortak noktasına dayanıyor; sonuçta, AKP-PKK bireşiminin temeli olarak geriye sadece siyasal İslam kalıyor.

\n

***

\n

Hiç kuşkusuz barışa ulaşılmalıdır. Ancak gelişmeler, AKP-PKK işbirliğinden hiçbir biçimde barışın kalıcılığını sağlayacak, evrensel ölçüleriyle özgürlükçü, eşitlikçi, katılımcı ve demokratik bir Türkiye çıkacağı sonucunu vermiyor.
Buradan çıksa çıksa, barış başarısına sarılarak topluma sunulan başkanlık sistemi ve ülke siyasetinin yerleştirildiği siyasal İslamın yeni bir türü çıkar.

Üzülerek belirtmeliyim ki; ülke siyasetinin AKP-PKK ortaklığının
dışında kalan bölümü, bu ikiliyi, temel insan hak ve özgürlükleri düzleminde sorgulama etkinliğini bir türlü gösteremedi ve de gösteremiyor; böyle olunca da kendisi barış sürecinin de sonrasının da giderek tümüyle dışında kalıyor.
Barış coşkusunu toplum olarak yaşamalıyız. Ancak, siyasal İslam düzlemine taşınan ve demokrasi ayağı olmayan bir
barış ne kadar kalıcı olur sorusu, işin acı tarafı olarak, ayrıca sorulmalıdır.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları