Başbakanlıktan Başkanlığa mı?

14 Mayıs 2012 Pazartesi
\n

\n

\n

\n

Sihirbazın cebinden tavşan çıkarması gibi ikide bir ülke gündemine getirilen bir konu var: Başkanlık sistemi.\n

\n

Öyle görülüyor ki ülke kamuoyu yeni anayasa tamamlanıncaya kadar başbakanlık ya da yarı başkanlık sistemlerinin tartışmalarıyla oyalanacak; eline yeni bir oyuncak tutuşturulan çocuk gibi oynayacak ve yine gerçek bir demokrasinin anayasal temeli oluşturulamayacak. \n

\n

***\n

\n

AKPnin önde gelen savunucu ve yorumcularının gerçekleşeceğine kesin gözüyle baktığı ve açıkça yazıp söylediği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın 2014te Cumhurbaşkanlığına aday olacağı ve seçileceğidir. İç ve dış kamuoyunda bu ölçüde büyütülen Başbakanın cumhurbaşkanı olduğunda ek bir güç ile taçlandırılması neredeyse doğal karşılanacak noktaya gelinmiştir. Büyük bir olasılıkla başkanlık sistemi ile yola çıkılacak ve kamuoyunun yarı başkanlık sistemini benimsemesi gerçekleştirilecektir. \n

\n

Yeni anayasa ile Türkiye siyasal yapısının asıl bozuk olan ana dokusu düzeltilmeyecek, sadece tepesi değişik bir biçim alacaktır.\n

\n

***\n

\n

Siyasal yapıda, taban yani seçmen değil, tepe yani siyasi parti genel başkanları söz ve karar sahibidir. \n

\n

Kimse kimseyi kandırmasın. Ülkemizde uygulandığı söylenen parlamenter sistem, gerçekte bir siyasi parti başkanları sistemidir. Her parti kendi içinde mutlak bir başkanlık sistemi uyguluyor; siyasetin yapısı genel başkan odaklıdır.\n

\n

Parlamento çok büyük ölçüde atanmışlardan; genel başkanın seçtiklerinden oluşuyor. Parlamento esas olarak tepeden inme bir biçimde oluşunca, genel başkana bağlılık siyasetin temeli oluyor; siyasi partiler buna göre yapılanmış bulunuyor. Parti genel başkanları, yalnız il ve ilçe kongrelerinde kimlerin yönetici ve delege olacakları için değil, bunlarla birlikte mahalle delegelerinin kendi yandaşları olması için bile uğraş veriyor. Partiler, yerel düzeydeki sorunlara eğilmiyor; enerjilerini bu iç kavgalarda tüketiyor. Milletvekilleri, hükümeti ve genel başkanlarını denetleme görevlerini etkili bir biçimde yapmıyor. Hiçbir milletvekili kendisini aday göstereni ve bir sonraki seçimde gösterecek olanı denetleyemez. \n

\n

Başbakan, yıllardır partilerin içinde geçerli olan; değiştirilmeyen ve değiştirilmesi için uğraş verilmeyen başkanlık sistemini bundan sonra tüm ülkede geçerli kılmak, daha da kaskatı bir kişiye bağlılık noktasına taşımak istiyor. \n

\n

Partiler kendi içlerinde katılımcı ve tabanın karar süreçlerine etkin olduğu bir yapıdan çok uzaktır. Aday saptama süreçleri esas olarak aynı olduğundan partiler Başbakanın bu girişimine parlamenter sistem adına güçlü bir biçimde karşı çıkamıyor! Partilerden gelen karşı çıkışlar çok yetersiz ve içeriksiz kalıyor. \n

\n

Eğer parlamenter sistemden söz edilecekse, öncelikle vurgulanması gereken milletvekili adaylarının hiçbir biçimde partilerin genel başkanlarınca saptanamayacağıdır. Gerçek parlamenter sistemde böyle bir uygulama akla gelemez; düşünülemez. Kamuoyunun duyarlı kılınması gereken ana nokta budur. \n

\n

Yapılması gereken siyasi parti yapılarının ve ona bağlı olarak seçim sisteminin, anayasanın ayrılmaz bir parçası sayılarak, katılımcı demokratik bir nitelik kazanmasının sağlanmasıdır. Siyasi hakların aday saptaması sürecinde tam olarak işlerlik kazanması gerçekleştirilmelidir. Bu yapılmazsa siyasetin tepesiyle ilgili yüzeysel tartışmalar şimdiye dek olduğu gibi sürer gider.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları