Bir Kez Daha ODTÜ Gerçeği!

11 Mart 2013 Pazartesi

Başbakan’ın “Batsın bu ODTÜ” diyerek yerden yere vurmaya çalıştığı ODTÜ, geçen günlerde bir kez daha kendini kanıtladı; dünyanın hem eğitim, hem araştırma alanında en iyi 200 üniversitesi sıralamasında önceki yıla göre 40 basamak birden yükselerek, üstelik benzerlerinin sekizde biri dolayında bir bütçeyle ilk 60’a girmeyi başardı. Listedeki tek Türk üniversitesi olmasına karşın bu önemli haber, yazık ki, ulusal basın-yayının çok az bir kısmında yer buldu.

\n

***

\n

ODTÜ, bilimsel kimliğini 1960’ların özgürlük ortamında kazandı.
Önce, fiziksel ortamına değinilmeli. ODTÜ, bir bakıma
doğa yaratmaktır anlayışını yansıtan ağaçlandırmadır. Ayrıca ODTÜ yerleşkesindeki tüm yapılar, özgürlükçüdür, kişiyi ezmezler, işlevseldirler.
Fiziksel bütünleşme, ders programlarına, ortak araştırma projelerine yansır; öğrenciler kolaylıkla diğer bölümlerden ders seçer. Her türlü kültürel ve sanatsal çalışmalarda da bu
ortaklaşa çalışma ve karşılıklı etkileşim geçerlidir.
Öğrenim dilinin İngilizce olması, özellikle kimi kitap ve dergilerin Türkçeye çevrilmesinin yasak olduğu yıllarda ODTÜ’ye ayrıcalıklı bir kimlik kazandırmışsa da
ODTÜ, dilimizde de çok sayıda bilimsel ürün vermekte, yerel ile küreseli birleştirmektedir.

\n

***

\n

ODTÜ’de yönetimin yapılanması yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğrudur. O kadar demokratik bir anlayış geçerlidir ki rektör adayları, eğilim belirleme oylamasından önce tüm ODTÜ’ye en çok oyu alamazlarsa YÖK ve Çankaya atasa bile görevi kabul etmeyecekleri sözünü verir. ODTÜ’de temel öğrenim birimi bölümdür. Bölüm, kendi ders programını yapar. Yeni öğretim üyesi alma işlemi bölümlerce yapılır; bölümlerde son karar yetkisi tüm öğretim üyelerinin katıldığı bölüm kurullarınındır. ODTÜ’de doktora yapanlar yurtdışında en az bir yıl çalıştıktan sonra öğretim üyeliği için başvurabilir. Bu uygulama öğretim üyeliğine aile içi atamaları önler. ODTÜ’de akademik unvanlar uluslararası bilimsel ölçütlere göre kazanılır, ancak günlük yaşamda baskı aracı olarak kullanılmaz.
Katılımcı yönetim yapısı, öğretim üyesinin araştırma yapma özgürlüğünü güvence altında tutar. ODTÜ kimliğinin temelinde bu bilimsel çalışma özgürlüğü yatar. Öğretim üyelerinin ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel yayınları ve yetiştirdiği öğrencilerin girişimcilikteki bireysel başarıları, kamu kurumlarındaki etkinlikleri, meslek odaları ve dernekleriyle toplumsal sorumluluklarını örgütlü biçimde yerine getirmeleri bu kimliğin sonuçlarıdır.
ODTÜ kimliği veren önemli bir etken de sayıları bugün 91’e ulaşan, bilim, sanat, kültür ve spor alanındaki
öğrenci topluluklarıdır. Ek olarak üniversite öncesi eğitim birimleri, sürekli eğitim uygulaması, kamu-özel firmaların ileri teknoloji üretiminde üs olan teknokenti, süreklilik kazanan bilimsel toplantılar, sergiler, konserler, arkeoloji ve teknoloji müzeleri, yayıncılığı, her yıl buluşarak üniversitelerini yaşayan ve yaşatan mezunları, ODTÜ kimliğinin ayrılmazlarıdır.

\n

***

\n

Kısaca özetlenen özellikleriyle ODTÜ, ortak bir kültürdür; bilimi ve sanatıyla bir yaşam biçiminin sürekli kendini yeniden üreten birikimidir. Bu kültürün oluşmasında, yıllar boyu, öğretim üyesi, öğrenci, yönetici, çalışan ve mezun olarak on binlerce kişinin katkısı vardır.
ODTÜ yalnız ve ancak evrensel ölçülerdeki
bilimsel özgürlükçü özelliğiyle doğru anlaşılabilir. Bu niteliğini çok ağır bedeller ödemekle birlikte, bugüne dek korumayı ve geliştirmeyi başardı. Uluslararası bilimsel değerlendirme çevrelerinin de onayladığı gibi günümüzde de başarıyor.
Eğer bu ülkenin ilerlemesi isteniyorsa, saldırmak yerine ODTÜ’nün uluslararası ölçülerdeki bilimselliğinin ve insanı özgürleştirici kültürünün tüm üniversitelerde yerleştirilmesine çalışılması gerekir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları