Bunalım ve Cumhuriyet Aklı

28 Ekim 2008 Salı

Küresel ekonomik bunalım hızla ağırlaşıyor. Bunalım ağırlaştıkça bunun kapitalizmin bunalımı olmadığı gibi yanlış yaklaşımlar da arkada kalıyor. Bunalımın yapısal olduğunun anlaşılması, çözüm arayışlarının, en azından şimdilik, sonuç vermesine yetmiyor.

Bunalımdan çıkış için, kaçınılmaz olarak, her ülke kendi çözümünü üretecektir. Çünkü bunalım, ülkelerin, mal ve hizmet üretimi yapılarını, farklı biçimde etkiliyor.

Özellikle başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin, yükselen pazar ülkeleri ve hiç yükselme olanağı yakalayamayan iyice yoksul ülkeler ile ilişkilerinin yeni dönemde nasıl biçimleneceği, belirsizliğini koruyor.

Kuşku yok ki hasta ölmeyecektir. Ancak sağlığına kavuştuktan sonra, hem ülkeler hem de küresel olarak, eskisi gibi de olmayacaktır. Kapitalizmin niteliği değişecektir ve buna göre bir kurumsal yapılanmaya geçilecektir.

***

Konu ile ilgilenenlerin teslim ettiği gibi, kapitalizm, bugünküne benzer bir ağır -gelmiş geçmiş en ağır- bunalımı 1929 sonrasında yaşadı.

Kapitalizmin yaşadığı bunalımı Türkiyenin yararına dönüştürme olanağı var mı? Varsa nasıl?

Bu hafta kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramı bağlamında bu sorular büyük önem kazanıyor.

Türkiye, Cumhuriyetin aklını kullanarak 1929 büyük bunalımını yarara dönüştürdü.

Bunun adı sanayileşmedir.

Ağır bir borç yükü altına girmeden, bütçe açığı vermeden ve enflasyona yol açmadan, Cumhuriyet, halkın temel gereksinmeleri olan dokuma ve şekerden, o günlerde -bilgisayar öncesi- uygarlık hamuru sayılan kâğıda ve ekonomik bağımsızlığı simgeleyen demir-çeliğe uzanan büyük sanayi atılımını, üstelik dört beş yılda, zamanın en ileri teknolojilerini kullanarak ve sanayiyi ülke düzeyine dengeli yayarak gerçekleştirdi.

Bütün bunları, şimdilerde kimi sağcılarca ekonomiden anlamadığı keşfedilen Mustafa Kemal Atatürkün ülkeyi yönettiği yıllarda yaptı.

***

Gelelim bugüne.

Bugün, tıpkı 1929 sonrasında olduğu gibi, Türkiye bunalımı yarara dönüştürebilir.

Bunun için öncelikle özel girişim iyidir”, “kamu girişimciliği kötüdür körlüğünden ya da ideolojik saplantısından kurtulmak gerekiyor.

Bu yapıldıktan sonra, devlet, bütçe olanaklarını yani maliye politikası araçlarını kullanarak ve bugünün gereksinmelerini temel alarak ülkenin üretim olanaklarını genişletici bir programı uygulamaya koyabilir.

İşletmecilik kurallarına göre çalışacak ve siyasetçinin çıkar alanı olmayacak bir yaklaşımla, elektronik, iletişim ve enerji alanlarında, yeni kamu girişimleri kurulabilir. Bu tür girişimler, kimse korkmasın, devletçilik uygulamasının ekonomi bakanı olarak uygulayıcısı olan Celal Bayarın söylediği gibi, özel girişimlere de süt anası hizmeti görür.

Ek olarak, Türkiyenin varolan mal ve hizmet üreticilerinin olanaklarını genişletecek altyapı yatırımları seçmeli bir biçimde ele alınabilir. Örneğin, nüfusu belli bir büyüklüğe ulaşmış olan tüm kentlerin metro sistemi, şehircilik özeni ve ileri teknoloji ile ve de hızla yapılabilir. Nitelikli insan gücü yetiştirilmesi, sinema, tiyatro gibi sanat dallarının altyapısının güçlendirilmesi gündeme getirilebilir.

Bunları yapmak için Cumhuriyet aklını kullanmak gerekiyor.

Sanırım şu sırada ülkenin en büyük eksiği budur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları