Büyüyor, Gelişmiyor!

01 Nisan 2013 Pazartesi

Kürt sorununun çözüm sürecine girmesinin ekonominin büyüme oranını daha da artıracağı; bu artışın öngörülenden yıllık yüzde 1-1.5 gibi oldukça yüksek oranda fazla olacağı, bugünlerde ısrarla vurgulanıyor.
Kuşkusuz çatışmaların sona ermesinin, doğrudan ve dolaylı olarak yaratacağı
olumlu ortam, sermayenin güven içinde hareketi, özellikle de enerji ve başta konut ve altyapı olmak üzere yapılacak yeni yatırımlar; üstüne üstlük Türkiye dışında kalan Kürt yerleşimlerinin ekonomik bütünleşme sürecine katılmasıyla, kapitalizmin can suyu olan pazarın büyümesi, büyüme oranını daha da artıracaktır.

 

***


 

AKP iktidarı döneminde ülke ekonomisinin diğer ülkelerin ekonomileriyle karşılaştırıldığında ve özellikle 2009 sonrasında oldukça etkileyici bir büyüme oranı yakaladığı biliniyor. Kuşkusuz, daha fazla üretim ve gelir anlamına gelen büyüme olumludur.
Ancak
büyümenin niteliği de en az sayısal artışı kadar önemlidir.
Eğer büyüme,
emeğiyle geçinenlerin hak ve hukukunu hiçe sayan bir tutumla sağlanıyorsa; üretimden çok ranttan kaynaklanıyorsa; dış açığı ve borçlanmayı artırıyorsa; ücretler az, çalışma süreleri çok uzunsa; kayıt dışılık yaygınsa; iş kazaları aşırı boyutlardaysa; ekonomik faaliyetler doğal ve tarihsel çevreyi yıkıma uğratıyorsa; büyüme, iş bulmayı artırmıyorsa; hakça paylaşılmıyor dolar milyarderi sayısını artırıyorsa, ne kadar yüksek oranlı olursa olsun sağlıklı sayılamaz.

 

***


 

Ekonomik büyümenin önemli itici gücü, konut ağırlıklı olmak üzere, kentlerdeki yapılaşmadır. Önceleri başlatılmış olsa da gecekondudan apartmana geçiş, AKP iktidarında neredeyse tamamlanma noktasına gelmiştir. Kuşkusuz gecekondudan apartmana geçiş olumlu bir değişimdir.
Ancak yeni yerleşimlerde, çevreleri yüksek güvenlik duvarlarıyla sarılan apartmanları, her biri bir başka biçimdeki
gecekondu özelliğinde ucube villalar tamamlıyor. Yeni kentsel yapılar, eski kent yapıları kadar bile bir mimarlık güzelliğini; tasarım uyumunu ve yaratıcılığı yansıtmıyor.
Büyüyen kentlerin bir özelliği de gerçekten
acıklı durumdaki altyapılarıdır. Geçtik bisiklet yolunu, bu yerleşimlerde doğru dürüst bir yaya yolu bile yoktur. Trafik kargaşası yer yer teröre dönüşüyor; halka ait olması gereken araba park yerlerine özel eller ya da çoğu yerde çeteler el koyuyor. Eğri büğrü, asfaltı delik deşik ve yamalı yollar en ufak bir yağmurda dere yatağına dönüşüyor; arabalar ya yüzerek gidiyor ya da gidemiyor. Yapılaşma dere yataklarındaysa, insanlar ve eşyalar sellere karışıyor.
Kısaca, yeni kentsel yerleşimler fiziksel olarak
aşırı oranda kalitesizdir. Sıra bir kente gerçek ruhunu veren kültürel alanlara geldiğinde yeni yerleşimlerin durumu gerçekten daha da acıklıdır. Asıl niteliksel yoksulluk, daha doğrusu yokluk buradan başlıyor. Gerçi, kentlerin eski bölgelerinde de eksikti; ancak yeni yerleşimlerde, özellikle de buralar AKP’li belediyelerin elindeyse, sanat atölyeleri; tiyatro, konferans ve sergi salonları gibi kültürel etkinlik yerleri hemen hemen hiç yoktur; park alanları çok yetersizdir. Bunların yapılması da akla gelmiyor.
Özetle, ekonomi büyüyor, anlaşılan daha da büyüyecek; ancak toplum gelişmiyor.

 

***


 

Bugünlerde doğa yeniden canlanıyor; bir farkla ki doğadaki büyüme, niteliksel değişimi de içeriyor; açan çiçek meyveye dönüşüyor. Buna karşılık ülke ekonomisinin büyümesi, doğaya benzer bir niteliksel değişimi ve ileriye doğru gelişmeyi kendiliğinden sağlamıyor. Bunun sağlanması için bilinçli olarak uğraş verilmesi gerekiyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları