Hoş dönüşler...

28 Mart 2016 Pazartesi

Gözden kaçırılmaması gereken önemli bir süreç yaşanıyor. Geçmişte AKP’yi destekleyen kimi yazar ve yorumcular son zamanlarda büyük bir dönüşüm gösteriyor ve bu partiyi çok ağır bir biçimde eleştiriyor. Önceleri AKP’ye yol gösterenler, ilginçtir, şimdilerde Türkiye’ye demokratik çıkış yolu göstermeye girişiyor!
Son olarak Cumhuriyet’te Selin Ongun’un geçen hafta dört gün boyunca yayımlanan röportajlarıyla AKP eleştirileri ileri boyutlara taşındı. Röportajlarda Türkiye nereye koşuyor; çıkış yolu nerede sorularına yanıt arandı.
Açıklamalardan çıkan ortak sonuç, ülkenin şimdiki çok sınırlı özgürlük ortamından bile hızla uzaklaşmakta olduğu ve görünür bir gelecekte bir çıkış yolunun bulunmadığıdır.

Tanı yanlış!
Açıklamalarda bir büyük eksik ve daha da büyük bir yanlış var.
Eksik şu: Dönüşümcüler, geçmişteki AKP yanlısı tutumlarıyla ilgili olarak hiçbir özeleştiri yapma gereği duymuyor; AKP’ye o koşulsuz desteği neden verdiklerini açıklamıyor; kendilerini sorgulamayı akıllarına bile getirmiyor.
Büyük yanlış da şu: Açıklamalarda AKP’nin siyasal İslamcı kimliği tümüyle göz ardı ediliyor.
Oysa İslam düşüncesi, bu konunun uzmanlarından birçoğunun sıkça vurguladığı gibi 13. yüzyıldan bu yana içine kapanmış; değişik düşünceler karşısında hoşgörüsüz, baskıcı, yasakçı duruma gelmiş ve bu nedenle durağanlığa ve yıkıma sürüklenmiştir. Siyasal İslamın yaşamakta olduğu ve bir boyutuyla canlı bombalara uzanan yolculuğu, aslında cahil ya da bilgisiz üreten bu çok dar düşünce yapısından kaynaklanıyor.
Siyasal İslamcı olduğu başından beri bilinen AKP de kimilerinin savunduğu gibi 2011’den sonra bozulmadı, düşünce özgürlüğüne bakışı nedeniyle başından beri özünde bozuktu.
AKP destekçiliğinden dönüşerek gelenlerin her şeyden önce ve hiç olmazsa bu gerçeği görmeleri, hastalığa doğru tanı koymaları gerekirdi. AKP eleştirisi yapmaya yeni başlayanlar bu çok önemli noktayı tamamıyla bir tarafa bırakıyor.
Yine de dönüşenlerin ülke demokrasisinin AKP tarafından çok ağır bir biçimde hasta edildiği noktasına gelmeleri olumlu bir gelişmedir.

Hasta iyileşecekse...
Bu ülkenin demokrasisinin iyileşmesinin yalnızca iki yolu olabilir.
Yollardan biri İslamcı düşüncenin yasakçı anlayışından uzaklaşması ve günümüzün düşünce özgürlüğü düzleminde köklü bir biçimde kendi kendini yenilemesidir. Bu yol, geçerli nesnel koşullar nedeniyle Türkiye’nin siyasal İslamcılarının başarabileceği bir iş değildir.
İkinci yol da ülkenin siyasetini ve kamu yönetimini siyasal İslamdan uzak tutmaktır. Türkiye Cumhuriyeti bu yol üzerinde kurulmuştur ve bu ülkenin demokratikleşmesinin kapısını yeniden açacak anahtar; hastayı iyileştirecek asıl ilaç da budur; laikliktir.
Büyük bir tarihsel yanlış yaparak AKP’yi desteklemiş olan; birçoğu bunu yaparken Kemalizm diye Cumhuriyet’in değerlerini karalamaktan kendilerini alamayan dönüşümcülere bir büyük sorumluluk düşüyor: Eğer bu ülkenin demokratikleşmesini gerçekten istiyorlarsa, düşünce özgürlüğünün temeli olan laikliği sonuna kadar savunmaları gerekir. Bunu yaparlarsa kendileri demokrasi yönünde dönüşür; belki ülke de!
Yok eğer dönüşümcüler bunu yapmazlarsa, AKP’ye yönelttikleri, çok doğru, ancak çok geç kalmış eleştirileri, kendi vicdanlarını bilemem ama toplumun ve tarihin gözünde aklanmalarına asla yetmeyecektir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları