Karadeniz karartılıyor!

10 Aralık 2018 Pazartesi

Başkanlık rejiminin özelliklerinden biri de yerel duyarsızlıklardır.
Çelişkiye bakın, siyasetin bugünlerde yerel seçim adaylarının saptanmasına kilitlenmiş olması bile, çok yaşamsal yerel sorunların siyasetin gündemine girmesini sağlamaya yetmiyor. Siyasetin genel merkez odaklı yapılanmış olması; yerel basının güçsüzlüğü; dini cemaatler dışında örgütlü toplum yapılarının baskılanması yerel sorunların gözden uzak tutulmasına neden oluyor. Bunun önde gelen örneklerinden biri geçen hafta yaşandı. Son olay Samsun’dan Artvin’e Doğu Karadeniz yaylalarını birleştirecek yaklaşık 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol’un yapımına, yörenin çevrecileri, Havva Ana (Rabia Özcan) ile simgeleştiği gibi, yoğun bir biçimde karşı çıktı.

***

Bu bağlamda, Kaçkar’ın eteklerindeki Yukarı Kavron ve Samistal yaylaları arasındaki 8 kilometrelik bağlantı yolu ile Ausor ve Huser yaylaları arasındaki yol güzergâhında 16 dönüm alanda ağaç kesimi için verilen iznin “yürütmesinin durdurulması ve iptali” istemiyle 2015 yılında Rize İdare Mahkemesi’ne dava açıldı. Mahkeme, başvuru üzerine “orman kesim izninin yürütmesini durdurma” kararı verdi. Kararın hemen uygulanması gerekirken, AKP’nin yargı anlayışı uygulandı: Mahkeme heyeti değiştirildi. Yeni heyet, yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı. Üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu bilirkişi keşfi yapılmadan karar verildiği gerekçesiyle dosya iade edildi. Dosyayı yeniden ele alan Rize İdare Mahkemesi bölgede bilirkişi keşfi yapılmasını kararlaştırdı.

***

Bilirkişi heyeti 2017 Eylül ayında bölgeyi incelemesine karşın görüşünü ancak 2018 Martı’nda mahkemeye ulaştırdı. Raporda, Yeşil Yol projesinde kamu yararı olmadığı gerekçesiyle bölgenin hiçbir inşaat çalışmasına konu olmaksızın mutlak surette korunması gerektiği vurgulanıyordu. Ancak, Rize İdare Mahkemesi, geçen hafta, Yeşil Yol’un yapılmasında ya da turizmde kamu yararı var gerekçesiyle iptal davasını reddetti.

***

Tam bir yargı cinayeti sayılması gereken bu kararla, meşe, ıhlamur, kayın, şimşir, gürgen ve ladin ağaçlarından oluşan doğal ormanlar; yayla çiçekleri, buzul gölleri, akarsuları ve buzul vadilerinin oluşturduğu doğa, korunmaya değer bulunmadı. Yalnız Hemşin değil Samsun’dan Artvin’e Doğu Karadeniz’de çarpık yapılaşma, ülkenin diğer yörelerinden daha çok yaygın; işte iki örnek. Bir doğa harikası olan Uzungöl sonunda betona gömüldü. Karadeniz’in özellikle diğer yayla ve vadilerinde olduğu gibi burada da çarpık yapılaşma, çıkarılan imar affı düzenlemesiyle kalıcılaştı. Yalnız Uzungöl ve Ayder’in değil, tüm Doğu Karadeniz’in Arap sermayesinin yakın ilgisini çektiği biliniyor.

***

Bundan tam iki yıl önce 18 Aralık 2016’da Başkan Erdoğan ile birlikte bölgeyi helikopterle inceleyen Katar Emiri Şeyh Temim’in hayran kaldığı sarıçam ormanının süslediği Sürmene’nin Çamburnu yöresinde izleyen ocak ayında aynı anda yedi ayrı yerde yangın çıkmış (?) ve sonra da orman köşkleri yükselmişti. Şimdilerde Ordu’nun fındık tarlalarından Giresun yaylalarına kadar hemen her tarafta benzer mülk edinmeler yaşanıyor. Dahası, Karadeniz’in doğasıyla birlikte kültürü de yozlaşıyor.

***

Örneğin, sevilen bir Karadeniz türküsü
Gökteki yıldızları sayalım elli, elli/ Bu dünyadan fayda yok öteki de şüpheli der.
Şimdilerde söylenen, Karadeniz üstüne kara kara bulutlar/ Bu dünyadan hayır yok ötekinde umut var! türküsü bu dönemin gerçek özelliklerini sergiliyor!

***

Geçen cumartesi, 8 Aralık, ülkemizin ilk bilişim doktorası alan sosyalist bilim insanı Necdet Bulut’un ölümünün 40. yılıydı. Bulut, bilişim altyapısını oluşturmak üzere ODTÜ’den görevli gittiği KTÜ’de bulunduğu sırada, - mahkeme kayıtlarında yer aldığı gibi- ülkücülerin açtığı çapraz ateş sonucu 26 Kasım’da 1978’de ağır yararlanmıştı.
Sormak gerekiyor. O yıllarda onlarca yurtsever öldürülmeseydi Karadeniz (ve ülke) bugünkü durumuna düşer miydi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları