Yüksel Pazarkaya

Yunanistan Mali Krizinden Ders...

01 Haziran 2010 Salı

Ekonomik açıdan alınması gereken önlemleri uzmanlarına bırakalım. Yalnız artık sıradan yurttaşın da öğrendiği bir gerçek var: Gemi azıya almış kapitalizm, bu tür mali krizleri bilinçli olarak yaratır. Halklara gem vurarak onları bir kez daha, bir kez daha çarpar. Birikim yok olmaz, para görünmez kanallardan kapitalist odaklara akar gider. Sistemin özelliği ve işleyişi budur.

Bu sisteme bağlı ülkelerin yönetimleri, örneğin borsaları, bankaları etkili bir biçimde düzenleyip denetlemeyi kendi iktidarları için tehdit sayarlar. Çünkü, gerçek erk finans cephesinin elindedir. Bu yüzden, krizin patlak verdiği günler, kamuoyunu yatıştırmak için söylenen yeni, etkili denetim ve düzenleme mekanizmaları bugüne dek Avrupa Birliği ülkelerinde sözde kalmıştır. Öyle kalacağa da benziyor. Çünkü para odaklarının apardıklarını, çalışanların vergisinden oluşan devlet bütçeleri nasıl olsa bolca karşılamaktadır. Olsa olsa, vergi mükellefini, yani kamuoyunu susturmaya yönelik birtakım yüzeysel önlemsiler söz konusu olabilir.

Tıpkı Yunanistan’a yapılacak devasa yardımın oluşma sürecinde yaşananlar gibi. Almanya Başbakanı Merkel, Alman kamuoyunu, önemli bir eyalet seçimi öncesinde, öfkelendirmemek için, Yunanistan’a yardım yok, kendi işlerini kendileri halletsinler, dedi. Ama sistem gereği alınması gereken yardım kararı gecikmedi.

Yine kamuoyunu susturmak amacıyla, Yunanistan Avro bölgesine alınırken gereken araştırmanın yapılmaması hatadır, belki Yunanistan’ın kendine gelene dek Avro bölgesinden çıkarılıp Drahmi’ye dönmesi iyi olur, gibisinden görüşler ortaya atıldı. Bu arada hepsi unutuldu.

Yalnız Yunanistan AB’ye ve Avro bölgesine alınırken mi hata yapıldı? Ya Güney Kıbrıs, ya Romanya ile Bulgaristan, ya diğer eski Doğu Bloku ülkeleri? Ortak bir kültür arayışları somut sonuç bulmayan Avrupa Birliği, ne yazık, ortak bir gemi azıya almış kapitalist ideolojinin işleyişine kendini bırakmıştır. Öyle ki, bu işleyişe engel oluşturduğu zaman, kendi anlaşma, sözleşme ve kurallarını da hiçe saymaktadır. Son örneği, daha mürekkebi kurumamış Lizbon Sözleşmesi Yunanistan’a ve belki başka AB üyesi ülkelere mali yardım ve destek verilebilmesi için, derhal saptırılmıştır. Bu sözleşmeye göre, ekonomik ölçütlere ve bu konudaki AB kararlarına uymayarak, yani Maastricht ölçütlerini uygulamayarak, kendi kendini açmaza sokan üye ülkelere diğer üyeler yardım yapamaz. İstisna: Doğal afet! Ve şimdiki Avro krizi hemencecik doğal afet olarak yorumlanıverdi.

Benim bir kez daha aldığım ders ama bambaşka. Yunanistan’daki kriz ve yapılacak yardımlar üzerine kamusal ve özel Alman televizyon kanallarında sayısız açık oturum yapıldı. Bunlara Almanya’da yaşayan Yunanlar da çağrıldı. İç politikada çeşitli görüşlere sahip, ülke içinde iktidarın kararlarına karşı gereğinde gösteriler yapan, barikatlara çıkan Yunan dostlar, Alman televizyonlarında ülkelerine yöneltilen en ufak eleştiriye karşı arslan kesildiler. Koro oluşturarak Yunanistan’ı ve çıkarlarını dışa karşı -dış dediğimiz de yardım yapacak başka AB ülkeleri- müthiş bir savunmaya geçtiler. Genelde en iyi savunma saldırıdır diyerek örneğin Almanya’yı suçladılar. Yunan devletinin iflasında Yunan hükümetlerinin, kurum ve kuruluşlarının, Yunan yurttaşlarının en ufak bir hatası ve suçu yokmuş gibi konuştular. Bunların arasında Almanya yurttaşları, giderek Hür Demokrat Parti’nin AB Parlamentosu’ndaki Yunan kökenli temsilcisi de vardı.

Nasıl imrenmeyeyim Yunan dostlarıma? İçerde belki birbirlerinin kafasını yaracaklar, ama söz konusu dışa karşı korunma, savunma, çıkar kollama olunca, ben kendimi bildim bileli milliyetçisinden komünistine dost komşu insanların göğüslerini çelikten siper ettiklerine tanık oluyorum. Ve imreniyorum, gerçekten. Bu ders bana yeter, diyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaygan Mantık 7 Şubat 2014
Yargı ve Demokrasi 30 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları