Kadın sorunları toplumun sorunudur!

08 Mart 2024 Cuma

2024 yılının şubat ayında (ayların en kısası olan şubat ayında) 36 kadın cinayeti işlendi. 17 de şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Öldürülen kadınların hemen hemen hepsi tanıdıkları erkekler tarafından öldürüldü. İçlerinden çoğu evli oldukları erkekler tarafından katledildi. 36 kadın cinayetinin 25’i ateşli silahlarla işlendi.

Her ay erkeklerin öldürdüğü kadınlarla ilgili bir rapor yayımlayan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”na karşı, tepemizdeki bu iktidar, savaş açsa da haklarında olmadık araştırmalar, korkutmalar, baskılarla, sırtlarına suç yüklemeye çalışsa da boşuna... Bu sayılar tüm dünyaya ilan ediliyor. Bu şiddeti tüm dünya biliyor. Kadına karşı şiddeti önleyemeyen; tam tersine adeta bu şiddeti teşvik edercesine katilleri cezasızlıkla ödüllendiren; “iyi halden”, “zamanaşımından” cezasını affeden bu iktidar “şahsım” kararıyla “İstanbul Sözleşmesi”nden çekildi. Meclis’tekiler, bu sözleşmenin neden söz ettiğini bile bilmiyor! Oysa bu sözleşmenin en önemli yanı devlete kadına karşı şiddeti önleme emrini, yükümlülüğünü vermesiydi! Bu sözleşmeden çekilmek, teşvik değil de nedir?

Bugün 8 Mart, yine herkes bol bol nutuk atacak. Ayrımcılıktan beslenen, gerilim ve kavgadan medet uman, kadının giyimi üzerinden oy toplamaya çalışan iktidar koltuklarındaki adamlara ama aynı zamanda muhalefet görevini yaptığını sananlara da şunu sormak isterim:

Eğer 2024 yılının şubat ayında kadınlar ellerindeki ateşli silahlarla 36 erkeği öldürseydi; yine kadınların elinden 17 şüpheli erkek ölümü gerçekleşseydi (yok balkondan düştü, yok kaynar su döküldü, yok kaza oldu vb.)... Yine kıllarını kıpırdatmayacaklar mıydı? Yine böyle başlarını kuma ya da bacaklarının arasına mı gömeceklerdi?

Söylemek istediğim şu: Kadın sorunları, toplumun sorunlarıdır! Aynı zamanda erkeklerin de sorunudur. Sadece 8 Mart’ta anımsanacak bir mesele hiç ama hiç değildir!

Kadına yönelik şiddet, her şeyden önce politiktir.

Kadına yönelik şiddete karşı durmanın yolu, bunu sağlayacak devlet mekanizmalarını kurmaktan, eğitimden, kadın istihdamını çoğaltmaktan, kadınların ekonomik özgürlüğünden ve örgütlü dayanışmadan geçiyor. Ama aynı zamanda daha birkaç gün önce 100. yıldönümünü kutladığımız 3 Mart Devrim Yasalarından da geçiyor. Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaktan geçiyor! Laiklikten geçiyor! Medeni Kanun’un kemirilmesine izin vermemekten geçiyor! Karşıdevrim çabalarını geri püskürtmekten geçiyor! Akıl yolundan, bilim ve bilgiden, liyakatten geçiyor!

Biliyorum: Kadın-erkek eşitliğinin bir demokrasi sorunu olduğunu anlamayan zihniyet başımızda bulundukça işimiz çok zor! Öyleyse daha çok güçbirliği, daha çok dayanışma daha çok mücadele! Kadınıyla ve erkeğiyle! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları