Şiddet de sevgi de bulaşıcıdır...

23 Kasım 2023 Perşembe

Şu son hafta içinde Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde üç oyun izledim: “Çifte Cinayet”, “Baklava Cumhuriyeti”, “Kız Kardeşler”. Üçü de yabancı prodüksiyon. Ustalık sınıflarını çoktan aşmış her üç sahne olayı da sadece performans açısından değil, içerikleriyle de çok ilginçti ve üçünden çıkarabileceğimiz ders yukarıdaki başlıkta özetlediğim gibiydi. Bir kez daha şiddetin, kinin, nefretin de sevginin, şefkatin, dayanışmanın, empatinin de ne denli bulaşıcı olduğunu gösteriyordu. 

ÇİFTE CİNAYET 

Hofesh Shechter Topluluğu’ndan çarpıcı bir “tokat” yedik. “Çifte Cinayet”, festivalin en çarpıcı olayıydı. Dans tiyatrosundan öteydi. Merkezi Londra’da olan topluluğun kurucusu, yönetmeni, koreografı, müzisyen ve dansçı Hofesh Schechter günümüz dans dünyasının en yaratıcılarından. 

İki bölümden oluşan eserin ilk bölümü “Palyaçolar”da şiddetin, öldürmenin, kolonyalizmin, köleliğin, kötülüğün adeta eğlence -show dünyası- gibi ele alınması çarpıcıydı. Şiddetin sıradanlığı eğlenceye dönüştürülmüştü. 

İkinci bölüm “Çözüm” ise ilk bölümün ilacı, çaresi, antidozuydu. Huzur, iyileşme, buluşma, kucaklaşma, şefkat, duyarlık, empati tümü birden. Sevecenlikle sarıp sarmalandık. 

Her iki bölümde de koreografinin müziğin sarmalında adeta bir ayine dönüşmesi... 10 usta dansçının akıllara durgunluk veren enerjisi, dinamizmi... Bedenlerini ve yüzlerine kullanma biçimleri... Olağanüstü ışık gölge oyunları, ışığın mekânı her an yeniden belirlemesi... Tümü bir araya geldiğinde akıllardan asla çıkmayacak bir ziyafetti. 

BAKLAVA CUMHURİYETİ

Yunanistan’dan gelen “Baklava Cumhuriyeti” oyunu daha önce de İstanbul Tiyatro Festivali’nde izlediğimiz Anestis Azas’ın hiciv ve ince esprilerle dolu, gerçeğin bam teline basan saptamalarla ilerleyen, varsayımları, önyargıları alaya alan, çok büyük bir keyifle izlenen ama aynı zamanda insanı çok düşündüren bir oyundu. 

Türk delikanlı (muhteşem oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu), Yunan kıza (muhteşem oyuncu Katerina Mavrogeorgi) âşık olur, evlenirler (Görmediğimiz çocuklarının adı Meze). Sonrası tam bir cümbüş. İki muhteşem oyuncu daha var: Giorgos Katsis, Gary Salomon. Dördü de zamanlama ve ifade ustası. Müthiş dinamik hareketli, ironi ve komedinin tadını çıkaran bir oyunculuk sürdürüyorlar. İngilizce ve Yunanca oynanan oyunda dünya politikası, geleneksel ulusal kaygılar, kışkırtmalar, toplumsal ilişkiler, yapay çatışmalar, şiddet sarmalından kurtulma yolunu, gençlerimiz bağımsız Baklava Cumhuriyeti kurmakta bulurlar. Ama gelin görün ki... Bir yanda tarih yazılırken, savaş politikaları üretilirken öte yanda unla kaplı sahnede baklava üretme faaliyeti asla gözümün önünden gitmeyecek. 

KIZ KARDEŞLER

Fransa’nın La Colline Tiyatrosu Wajdi Mouawad’ın yazıp yönettiği “Kız Kardeşler” oyunuyla gelmişti. Sanatçı Lübnan asıllı, genç yaşta ailesiyle Kanada’ya göç etmiş, Fransa’da yaşıyor. Mouawad aynı zamanda tiyatronun direktörü. Belki o yüzden kimse oyunun çok uzun olduğunu, kesilmesi, tekrarlardan ve klişelerden arınmasını gerektiğini söyleyemedi. Kısaltsaydı çok daha çarpıcı olacaktı. 

Otobiyografik öğeler de taşıyan bu tek kişilik oyunda kimlik sorunu, dil sorunu, göç, sığınma, sürgün, çatışma, çatışma çözme, savaş-arabuluculuk, aile ilişkileri, kayıplar, yoksunluklar ele alınıyor. Evet fazla yüklü.

Oyunun başarısını sağlayan iki temel öğe var:

Birincisi: Olağanüstü bir oyuncu Annick Bergeron. Hem iki ana rolü hem iki yan rolü, yani dört kişiyi birden canlandırıyor. Avukat Genevieve ile sigorta eksperi Leyla’yı, bir otel odasında buluşturan, karşıt olmaları beklenirken onları birbirine sevgi, şefkat, dayanışmayla sarılmaya iten şey empati-duygudaşlıktan başka bir şey değil.

İkinci öğe ise: Teknik. Önceden çekilmiş ve otel odasına yansıtılan filmlerle salt işlevsel değil, anlatım zenginliği de sağlayan müthiş bir malzeme, ışık, imge, ses ve görüntü tasarımı...

İyi ki hayatımızda tiyatro var! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları