Eğitimdeki dincileşme son viteste

18 Ekim 2023 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) Projesi ile eğitimdeki dincileşmeyi hızlandırdıktan sonra yaşanan gelişmeleri izliyor musunuz?

Okullara imamlar atandı, seçmeli din dersi zorunlu hale getirildi, anaokulundan başlayarak ilkokullara din dersleri kondu ve şimdi de yönetmelikte yapılan bir değişiklikle okulöncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında mescit zorunlu hale getirildi.

Bir okuyucum, Milas’ta bir yerel gazetede yayımlanan haberi iletince, MEB’in 2023-2024 eğitim öğretim yılı için halk eğitim merkezlerinde açtığı kursları da inceledim.

Birçok dalda açılan kurslar arasında aşağıdaki başlıklar da yer alıyor.

Ailede çocuğa din eğitimi

Ailede din eğitimi

Aileye din eğitimi

Cenaze hizmetleri

Çocuklar için etkinlikler ve Kuranıkerim eğitimi

Kuran’ı doğru anlama ve tanıma

Kuranıkerim (elif-ba) okuma

Kuranıkerim tecvidli okuma

Kurban kesim elemanı

Okçuluk

Osmanlıca Türkçesi imlası

Osmanlıcada arşiv ve edebi metinler

Osmanlıcada kolay metinler

MEB, DİYANET’E BAĞLI BİR MÜFTÜLÜK MÜ...

Bu kursların amacı, halka mesleki beceriler kazandırmak değil mi? MEB’in adeta Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı bir müftülük gibi hareket ettiği anlaşılıyor. Belli ki okçuluk da Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyetinde yer aldığı Okçuluk Vakfı’nı memnun etmek için araya sıkıştırılmış.

Türkiye’de kurban kesimini Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülmesine dair 2002 tarihli bir yönetmelik yürürlükte. MEB, bu konuda da mı Diyanet’in görevlerini yerine getiriyor?

Cenaze hizmetleri ise belediyelerin sorumluluğunda yürütülür. Halk eğitim merkezlerinde böyle bir kursun olmasının gereği nedir?

Toplum öyle ağır bir dincileşme saldırısı altında ki iktidar ilgili ilgisiz her alana bu konuyu dahil etmek için yoğun bir çaba harcıyor, anayasayı delmekten hiç kaçınmıyor.

Örneğin 13-17 Kasım’daki ara tatilde öğretmenlere Din Öğretimi Genel Müdürü Ali İşleyen tarafından din eğitimi semineri verileceği de ortaya çıktı. Şimdi öğretmenler sosyal medyada “Yüz yüze seminere hayır!” yazarak tepki gösteriyor. Bir yandan milli eğitim bünyesindeki öğretmenlere laiklik karşıtı bir dayatma söz konusuyken diğer yandan da öğretmenlerin tatil hakkı ellerinden alınmış oluyor.

YIKICI SESSİZLİĞİN BİR NEDENİ OLSA GEREK

TBMM’deki siyasi partilerin medrese sistemini canlandıran laiklik karşıtı bu uygulamalara karşı pasif ve sözde muhalefetinden güç alanlar adım adım ilerlerken Türkiye hızla gericileşiyor. Birkaç demokratik toplum örgütü sesini duyurmaya çalışıyor, sadece bir iki gazete ve televizyon kanalı bu konulara yer veriyor ve olanlar unutulup gidiyor.

28 Mayıs’tan bu yana kendi içinde koltuk kavgasına tutuşan CHP, medyayı kurultay haberleriyle işgal ederken köşe yazılarında laiklik karşıtı ataklar pek yer bulmuyor.

Adalet için yürüyenler Cumhuriyetin temelini oluşturan laiklik için de yürümeyi akıl ettiklerinde çoktan iş işten geçmiş olacak. Birileri çıkıp yine, “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” diyecek. Kim bilir belki de planladıkları budur... Çünkü başka türlü bu gerici atağa karşı sessizliği açıklamanın olanağı da yoktur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları