‘Karşıdevrim tarikatı’

17 Mayıs 2023 Çarşamba

Millet İttifakı’nın başından beri yanlış bir yapı olduğunu düşünenlerdenim ve bu konudaki düşüncelerimi de seçim sürecinde hiç ertelemeden yazdım.

TBMM’de ikinci cumhuriyetçi bir tasarım yapıldığını, CHP listelerinden milletvekili seçilecek siyasal İslamcılarla birlikte tarihin en sağcı Meclis’inin oluşacağını belirttim.

Muhalif ya da bağımsız medyada yaratılan “Kesin kazandık” havasının aksine, CHP’ye tepki olduğu konusunda uyardım.

Görüldüğü üzere, partiyi ortanın sağına çekerek kendi ilkelerini savunmaz hale getiren CHP yönetimine tepki duyan laikler, Atatürkçüler ve Cumhuriyetçiler, Sinan Oğan’a ve Muharrem İnce’ye oy verdi, bazıları boş ya da geçersiz oy kullandı, bir kısmı da sandığa gitmedi.

Herkes soruyor: Hiper enflasyon ortamında patates ve soğan bile alamayacak hale gelen, depremde on binlerce insanını kaybeden, göç dalgası altında ezilen, 21 yıldır çok ağır bir baskı rejiminin altında kalan halk, nasıl oldu da Erdoğan’a yine bu kadar oy verdi?

AKP’nin 2018’de yüzde 42.6 olan oy oranı, bu seçimde yüzde 35.6’ya gerilemiş olsa da aradaki fark, MHP ve YRP arasında dağıldı. Her zaman söylediğimiz gibi, AKP’den ayrılan oylar, CHP’ye gelmedi.

MİLLET İTTİFAKI'NIN ARDINDAKİ STRATEJİ YANLIŞTI

Çoğunluğun görmediği veya görmek istemediği şuydu: Türkiye’de seçimin sonucunu mutfaktaki yangının belirleyeceğine dair görüş isabetli değildi. Batı’da, asgari ölçüde demokrasinin var olduğu ülkelerde, AKP öncesi Türkiye’de geçerli olan bu kural, AKP döneminde işlemedi. Çünkü AKP, Türkiye’de karşıdevrimi yürütmeyi öncelikli hedefi yapan parti!

AKP seçmeninin “Ölümüne kadar reis!” diye slogan atmasının ve oyunu ne olursa olsun ona vermesinin nedeni de bu. “Erdoğan bu yola beyaz kefenle çıktı, sonuna kadar gidecek” diyorlar. Aç da kalsalar oylarını her koşulda ona verecek kemikleşmiş büyük bir kitle var. Bu kitleyi harekete geçiren belirleyici de dincilik.

SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi’nin seçimden bir gece önce Erdoğan’ın Ayasofya’da Kuran okuduğu videoyu “Gazanız mübarek olsun” notuyla paylaşmasının da tarikatların ve cemaatlerin arka arkaya Erdoğan ve AKP’ye destek açıklamasının nedeni de bu.

Millet İttifakı ise son aşamasına gelen karşıdevrimi iyi gözlemleyip Cumhuriyet Devrimi’ni tüm ilkeleriyle savunarak ona uygun milletvekili adayları belirleyeceğine, karşıdevrimcilerin eski yol arkadaşlarını, tarikatçıları yanına alıp laikliği rafa kaldırdı.

Bu ülkeyi kuran ve ayakta tutan sacayaklarından birisi laiklik iken CHP yönetimi onu ağzına bile almayı adeta yasakladı, aldığında da “özgürlükçü laiklik” diyerek içini boşalttı. İttifakın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde laikliğin adı bir kere bile geçmedi.

İDEOLOJİK MÜCADELE GERİYE İTİLEREK BÜYÜK HATA YAPILDI

Gerçek net: Erdoğan ve AKP’ye oy veren kitlenin önemli bir bölümü, karşıdevrime inandığı için destekliyor. Bilinçli bir ideolojik tercih var orada. İktidarın sağladığı rant için oy verenler de var ancak geneli siyasal İslamcı ve AKP’nin 21 yılda yetiştirdiği kuşak.

Erdoğan, bu dönemde “karşıdevrim tarikatı”nı yarattı. CHP’nin yanılgısı, bu tarikatın yükselişine helalleşme politikasıyla karşılık vermek oldu. Gelecek, DEVA, DP ve Saadet Partisi’ni de aralarına alıp din soslu söylemlerle siyasal İslamcılara hitap edebileceklerini düşündüler. Muhafazakâr aydınlarla buluşup “Sağ-sol kalmadı, bunlar 18. yüzyıl kavramları” diyen Kılıçdaroğlu büyük hata yaptı.

Oysa tarih boyunca Cumhuriyeti kuran ve onun devrimlerini yapan CHF ve CHP’ye karşıtlık, laiklik karşıtlığı üzerinden şekillendi. Türkiye’de bu sosyolojik gerçeği yok farz ederek siyaset yaparsanız halk buna yanıt verir.

Millet İttifakı, ikinci turdan önce kararsız seçmenleri kendine çekebilecek bir söylem geliştirmeli, Sinan Oğan ve Muharrem İnce ile temas kurup gerekli adımları atmalıdır. Aksi halde Türkiye, Cumhuriyetin 100. yılında “karşıdevrim tarikatı”na teslim edilecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları