Türkçe ezan üzerinden kopan gericilik fırtınası

27 Aralık 2020 Pazar

Bir tartışmadır gidiyor... Bunca sorun varken, halk açlık, işsizlik ve salgın ile savaşırken siyasetçilerin ağzından din, Kuran, ezan düşmüyor...

İBB ve Evrensel Mevlana Âşıkları Vakfı işbirliğiyle Şeb-i Arus töreni düzenlendi. Ardından Türkçe ezan tartışması başladı. 

Diyanet İşleri Başkanlığı, fetvasını verdi; Kuran’ın tercümelerinin Kuran hükmünde olmadığını ve bu tercümelerin Kuran olarak isimlendirilmesinin de caiz olmadığını belirtti.

Yandaş medyada yazarlar köşelerinde öfke krizleri geçirdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter’da “Despotik, baskıcı, yasakçı ve her türlü değerin silindiği karanlık geçmişlerini özleyenlerin saygısızlığı” diyerek ateş püskürdü. 

Son olarak da AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan tepki geldi. TBMM’de AKP grubunda konuşurken, “Buldukları her fırsatta tek parti faşizmine dönüyorlar. Kuran’ı Türkçe okutma gibi bir garabet İstanbul’da sergilendi. Kuranıkerim’e inanıyorsanız ona gereken hürmeti göstermek zorundasınız” dedi. 

Ekrem İmamoğlu ise tepkileri yanıtlarken, “Şeb-i Arus’ta ezan olmadığını” açıklarken gericiliğe ödün verdi:

“Şeb-i Arus’ta ezan yok. Ezan okunması söz konusu değil zaten. Naatlar ve beyitler Farsçadır. Ben de Kuran’ın Arapça okunmasından yanayım. Ama Türkçemiz bizim için çok değerli. Türkçeyi düşmanlaştırma çabalarını çok yanlış bulduğumun da altını çizmek istiyorum.”

***

Bu olayda üzerinde durmak istediğim hususlar var. 

1- Sürekli “yerli ve milli” olduklarını iddia edenlerin konu din ile ilgili olunca Arapça ısrarının nedeni nedir? Türkçe konuşan inançlı insanların anadillerinde ibadet etmesi niye sorun oluyor? 

2- Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof.Dr. Cağfer Karadaş, Kuran’ın Türkçe çevirisinin gençleri deizm ve ateizme yönlendirdiğini iddia etti. Acaba Türkçenin düşmanlaştırılması bu yönde bir endişeden mi kaynaklanıyor?

3- Önemli olan anlam mı, ibadetin dili mi? 

Erdoğan, 2014’te Cumhurbaşkanı adayıyken “Çözüm Süreci” devam ettiği sırada, Ensar Vakfı’nın bastığı Kuranıkerim’in Kürtçe çevirisini miting kürsüsünden halka göstermedi mi?

2 Mayıs 2015’te Cumhurbaşkanı olduğu sırada toplu açılışlara katılmak için gittiği Batman’daki mitingde, elinde Kuran’ın Kürtçe çevirisiyle halka seslenmedi mi? “Kaldıracağız dedikleri Diyanet Kürtçe Kuran meali yayımladı” demedi mi? Diyanet TV, bunu kendi kanalından yayımlamadı mı?

4- Erdoğan, İmamoğlu’nu eleştirirken konuyu başka bir yöne çekti: “Eyüp Sultan’da seçim öncesinde kalkıp da bir mihrabiye yerine Kuranıkerim’i önüne açıp, orada Yasin-i Şerif’ten belli bir bölümü, aslına uygun okumak, sana bir şey getirmez. E niye onu da Türkçe okumadın? Onu da Türkçe okusaydın. Bak bakalım millet sana ne değer veriyor...”

İmamoğlu ise siyasi rant için bunun eleştirilmesi karşısında yine laikliği zedeleyen bir açıklama yaptı: “Bunu söylemek istemezdim ama ben de 6’lı, 7’li yaşlardan itibaren dini eğitim almış birisiyim. 10’lu yaşlarda defalarca da köy camilerinde ezan okumuş birisiyim. Bu işler üzerinden, siyasi rant elde etmeye çalışmasınlar.”

***

Erdoğan’ın Türkçe ezan tartışmasından konuyu bu olaya getirmesi kuşkusuz yanlış. Ama o ne kadar yanlışsa, İmamoğlu’nun Eyüp Sultan’da basının önünde sure okuması da o kadar yanlış. 

Aynı mazbatasını aldıktan sonra belediyedeki makamında cami imamı ile toplu dua ederek fotoğraf paylaşması gibi... 

Aynı Binali Yıldırım’la katıldığı ortak TV yayınında belediyeye ait tesislerde alkol ve havuzlarda “karma” uygulama olmayacağını söylemesi gibi...

Siyasetin son 18 yıldır din ekseninde yapılmasının devlet yönetiminde yarattığı tahribat ortadadır. Bunların hepsi laikliğe aykırıdır!

Laikliği anayasal ilke yapmış bir ülkede kişisel olarak inancınız / inançsızlığınız, din eğitimi almış olmanız, ezan okumayı bilmeniz kimseyi ilgilendirmez; özel yaşantınızda istediğiniz ibadeti yaparsınız. Ama devlet yönetiminde görev alan bir siyasetçi ya da bürokratsanız, resmi kimliğinizle din üzerinden kitlelere mesaj göndermeniz laikliğe aykırıdır. 

Bu coğrafyada laik Cumhuriyet devrimini gerçekleştirmek ve onu korumak için başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere nice insan hayatını ortaya koydu; çok ağır bedeller ödendi. Bunu kimse unutmasın. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları