Avustralya'da doğurganlığa zarar veren kanser araştırması yayımlandı

Avustralyalı araştırmacılar, kanser tedavisinin kadınların doğurganlığına zarar verebileceğini söyledi.

Xinhua

Avustralyalı araştırmacılar, yaygın bir kanser tedavisi biçiminin kadınlarda çeşitli doğurganlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıda bulunan bir rapor yayınladı.

Monash Üniversitesi ve Peter MacCallum Kanser Merkezi'nden onkologlar, farelerle yaptıkları klinik öncesi denemelerinin, bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri (ICI'ler) olarak bilinen bir tıbbi tedavinin, kemirgenlerin yumurtalıklarında depolanan yumurtalara kalıcı olarak zarar verebileceğini ve yumurtlamayı ve doğurganlığı engelleyebileceğini gösterdiğini söyledi.

Nature Cancer dergisinde çevrimiçi olarak yayınlanan araştırmada, göğüs kanserlerinin üstesinden gelmek için sıklıkla kullanılan ICI'lerin, daha önce kısırlık ve erken menopoz gibi olası yan etkilere sahip olan kemoterapi ve radyoterapi gibi daha geleneksel tıbbi prosedürlerden daha güvenli bir seçenek olduğuna inanıldığı kaydedildi.

Peter MacCallum Kanser Merkezi'nden Profesör Sherene Loi, ICI'nin kanserden kurtulan kadınların doğurganlığı ve hormonal sağlığı üzerindeki olası olumsuz etkilerini ölçmek için artık üreme çağındaki kadınları içeren klinik deneylere ihtiyaç olduğunu söyledi. Loi ayrıca, bu tür potansiyel üreme sorunları nedeniyle, ICI tedavisine girecek kadın kanser hastaları için insan yumurtası veya embriyo dondurmanın düşünülebileceği önerisinde bulundu. Loi, "Kansere karşı tedaviyi geciktirmemek için bu müdahalelerin zamanında uygulanması gerekir" dedi.

Monash Üniversitesi Doktora Adayı Lauren Alesi, ICI çalışmasının "doğurganlık konusunda endişeli olan klinisyen ve hastaların dikkatli olması gerektiğini" gösterdiğini söyledi. Alesi, "Başlangıçta, bu tedavilerin vücuda hedef dışı etkiler bağlamında (kemoterapi ve radyoterapiden) daha az zararlı olduğu düşünülüyordu" dedi ve ekledi:

"Ancak, bu ilaçlardan, diğer organ sistemlerinde inflamatuar yan etkilerin oldukça yaygın olduğu artık açıktır."

Alesi ayrıca diğer immünoterapi biçimlerinin de benzer olası problemler için test edilmesi gerektiğine inanıyor. "Sonuçlarımız, bağışıklık hücreleri ve serbest bıraktıkları iletişim molekülleri (sitokinler) arasında yakın bir ilişki ortaya koyduğundan ve doğurganlığın birçok yönünü düzenlediğinden, diğer immünoterapiler için de etkili olabilir" dedi.