Akademisyenler de uzaktan eğitime olmaz diyor: Bir nesli feda etmek demek

Eğitimcilere göre YÖK’ün uzaktan eğitimdeki bu ısrarı bir nesli feda etmek anlamına geliyor.

Sena Tufan

Deprem nedeniyle yurt genelindeki üniversitelerde uzaktan eğitim kararı alındı. Bu süreçte uygulamalı eğitimler yapılmayacak, Nisan ayında yeniden karar alınacak. Uzaktan öğretime devam kararı alınırsa uygulamalı eğitimler yaz döneminde yapılacak veya güz dönemine ertelenecek. Ancak eğitimcilere göre YÖK’ün uzaktan eğitimdeki bu ısrarı bir nesli feda etmek anlamına geliyor. 

‘KARARI SENATO ALMALI’

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Lale Akarun, 2022 yılının Temmuz ayında Türkiye Yükseköğretim Alanının Yeniden Yapılandırılması başlıklı çalıştayda dikkat çekilen aksaklıkların depremle birlikte gerçek olduğunu belirtti. Akarun, özellikle akademik özerklik alanında vurgulanan tüm sakıncaların göz önüne serildiğini söyleyerek, “Üniversitelerimizde ülkemizin her ilinden öğrenci var. Bu kararların hem alınış şekli hem de kendileri yanlış. Bir üniversitede eğitimin nasıl olacağını belirleme yetkisi, kendi senatosundadır. Pandemide mecburen çevrimiçi yürütülen eğitimin ne kadar niteliksiz, ne kadar verimsiz olduğunu gördük. O zaman zorunluluktan dolayı yürütülen çevrimiçi eğitimde ısrar etmek yükseköğretimde bir nesli tamamen feda etmek demek” diye konuştu.

YÖK YANLIŞTA ISRARCI

Akarun, hem akademisyenlerin hem de öğrencilerin karara itiraz ettiğine dikkat çekti. Akarun sözlerini şöyle sürdürdü:

YÖK’ün bu yanlış kararda ısrar etmesi, ileride değerlendireceğiz demesi de anlaşılamaz bir tutum. Kurumların belli misyonları var. Üniversitelerin görevi, nitelikli eğitim vermek, bizi bu felaketlerden çıkaracak doğru kararları verecek insan gücünü yetiştirmek ve bu felaketleri yaşamamamızı sağlayacak bilgi ve bilimi üretmek. Birinci önceliğimiz üniversitelerimizde kayıtlı 8,5 milyon gencin eğitimlerinin aksamamasını sağlamak olmalı. Tabii ki depremden en ağır etkilenen illerimizde bu dönem üniversite eğitimi olamaz. Bu illerdeki üniversitelerde 200 bine yakın öğrenci kayıtlı. YÖK’ün bu öğrencilerimizin eğitimlerinin aksamaması için diğer üniversitelerimizde misafir öğrenci olabilmeleri için yönlendirme yapması, çok olumlu. Ancak bunu yapmanın yolu, şu anda izlenen yol değil. Üniversiteler yüz yüze eğitime devam etmeli. Deprem bölgesinden gelen öğrenciler de yüz yüze eğitim ortamında kuracakları yeni ilişkiler ve canlı eğitim ortamı içinde yaşama ve eğitime dönmeli."

‘EĞITIME GEREKSIZ DARBE’

İTÜ 1996-2004 Dönemi Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer de uzaktan eğitimin çare olmadığını ve pandemi döneminde eğitimin aldığı yaraları artıracağını söyledi. Sağlamer, “Görünen o ki zaten biz hiçbir şey yapmasak da akıl üstün gelecek en fazla Nisan başında üniversiteler pratik olarak hepsi yüz yüze eğitime geçecektir. Ancak zaman kaybı ve yaratılan “kaos” yükseköğretime gereksiz yere darbe vuracaktır” dedi. Sağlamer, yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:

  • Deprem Bölgesi dışındaki Devlet Üniversitelerine öğrencilerin dağıtımında “Eğitim alanları” ve “Misafir edecek üniversitelerin kapasitesi” dikkate alınarak düzenlemenin yapılmalı.
  • Bu dağıtımda deprem bölgesi dışında aileleri olan öğrencilerin ailelerinin bulunduğu bölgelerdeki üniversitelere gönderilmeleri ile yurt ihtiyacı göreceli olarak azaltılmalı.
  • Misafir öğrencilerin barınmasında ailelerin bu öğrencileri kabul etmesi için özendirici aylık ödenmeli.
  • KYK yurtlarına deprem bölgesi dışındaki üniversite öğrencilerinin dönmesi sağlanmalı. 
  • Öğretim elemanlarının da benzeri bir modelle diğer üniversitelerde misafir edilmeleri için olanaklar araştırılmalı.