ASO Başkanı Seyit Ardıç'tan ekonomi eleştirisi: 'Büyüyoruz ama borçlanarak'

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, seçim sonrası Türkiye beklentisini “sadakatin değil liyakatin öne geçtiği, hukukun işlediği bir ülke” olarak açıkladı.

ANKARA / Cumhuriyet

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, Türkiye’nin on çeyrek üst üste pozitif büyüme rakamlarına ulaşmayı başardığını, ancak büyümenin borçlanarak gerçekleştiğini açıkladı. Ardıç, “Katma değeri yüksek ürünlerin imalatını artıramazsak hep dışarıya borçlu kalırız. Yoksullaştıran büyüme yaşarız” dedi. 

ASO Başkanı Seyit Ardıç, nisan ayı meclis toplantısında konuştu, ekonomideki sorunları ve yeni yasama ve yürütme dönemine ilişkin beklentilerini açıkladı. Yeni dönemi, “Sadakatin değil liyakatin önceliklendirildiği bir bürokrasi anlayışının hâkim olduğu, evrensel hukuk kurallarının işlediği, ileri ve nitelikli eğitimin, hızlı ve etkin adalet mekanizmasının mevcut olduğu, yüksek katma değer üreten, gelişmiş bir ülke olmak” diye tanımlayan Ardıç, ekonomideki sorunları ise şöyle sıraladı:

  • 2020’nin son çeyreğinden beri büyüyoruz, ancak borçlanarak büyüyoruz. Görülüyor ki pozitif büyüme rakamlarına ulaşmak tek başına yeterli bir gösterge değil.

  • İhracat artışları kaydetmemiz çok sevindirici, ancak daha fazlasını ithalata harcadığımız sürece bu da yeterli değil. Katma değerli üretimi artırmadığımız sürece ihracatımızla ithalatı finanse edemeyiz.

"GENÇLERİ KAÇIRIYORUZ"

  • Yıllık enflasyon baz etkisi ile düşme eğiliminde olsa da aylık enflasyon 51 aydır artıyor. Her geçen gün hanehalkının satın alma gücü azalırken hayat şartları zorlaşıyor. Enflasyonun çözümü, güven veren ekonomi politikası ve beklentilerin etkin bir şekilde yönetilmesi ile mümkün. 

  • Cari işlemler açığı “kronik hastalık” haline geldi. Kur artışı ihracatçı açısından bir avantaj sağlıyor. Ancak kurların enflasyona geçiş etkisi, maliyet artışı ile bu avantajı ortan kaldırıyor. 

  • Cari açık sorununu ortadan kaldırmak için tasarruf artırılmalı, öncelikle enflasyon düşürülmeli. Finansmana erişimde ağırlaşan koşulların devam etmesi halinde, sanayi üretimi göstergelerinin daha da bozulması kaçınılmaz.

  • Akıllı gençlerimizi yurtdışına kaçırıyoruz. Almanya’da üniversitesi mezunu sayısı 3 milyon iken biz de 8 milyon. Almanya’da genç işsizliği yüzde 7, bizde yüzde 25.  

  • Demek ki gençlerimiz iş beğenmemekten daha ziyade, iş bulamadığından ya da rahat yaşayacakları bir ücrete ulaşama-dığından ülkeyi terk ediyor.